Gülüşlerin bahar bayramı Viyan Mart’ın yirmi biri gün ışığı Kızıl alev Gri sis Saklı matem yüze çalınmayan G ü l ü m s e!
—Bak nergisler duaya dileniyor Tanrı’ya- —Gamzelerinde açmak için her sabaha-
Biraz da özgürlük topla umutsuz çocuklara Kırık düşlerini doldur heybene Ak sedefli bulutlar getir mavi ülkeden Heliz bakışlı Herekol nefesli Dinle ölü kuşların mevsimini Sessizliğin nabzını Yokluğun eritmiyor zamanı Nicedir yıldızlar yasta, uykusuz Gözlerin kapanalı Göçmen kuşları yurtsuz
Emzir dağların asileşen kuytuluğunu Kardelenler kar biliyor ellerini Dilini rüzgâr Avuçların yağmur sonrası toprak kokuyor Gitme pençesine soğuk ölümün Tanıklığına yankıdır dağlar S u s m a k tarihtir Sayfalara ölümsüz bir çığlık bırak Viyan
Milat öncesi enkazların direnişinde yolculuğun Ardında ışık filizleri Parmak uçlarında cennet ırmakları Denizlerine kavuşuyor Mavi erguvan masumluğun Sorgusuz yol alıyor Ölüm meleği can havlinde günahkâr
—duaların sözcülüğü sadece ezber - —uyanıyor ardında şimdi ektiğin düşler-
Kan revan bir iklim kuşağı mirasın Bütün ağlayışları sende tüketti zaman Tenini topraktan çalan çocuklar avuçlasın Saçların kadar dağınık Yüreğin kadar savruk Dinmeyen özlemlerini ezgiler anlatsın
Senden öncekiler kavuşacak önce dileklerine Sen yine gülümseyeceksin
D ö r t iklim bahar düşecek cemreye Yanağında nergis kokulu gamzeler Bir bebeğin ilk ağlayışında uyanacaksın Yüreğinde gökkuşağı tonunda zerreler Dilediğin renkte üzerini örtüneceksin B e k l e! Gün şafağa gebe nicedir
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
VİYAN I şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
VİYAN I şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
...içimde ne fırtınalar ne feryatlar kopar duyamazsın...ne dalgalar ne seller coşar boğulursun...yüreğim ah şu yüreğim ne isyanlarda okuyamazsın...ellerim varya şu ellerim dokunur ellerine ama tutamazsın...sevgilerimi uçurdum CAN kucak kucak...karşıla:))))
Okuduğum bir kaç kurdelalı şiirden sonra buraya yeniden döndüm. Bu sitede yeni olmakla beraber, bazı şeylere olan inancımı yitirmek üzereyim. Neye ve kime göre özel seçki, ki benim de seçilen ve hiç beğenmediğim şiirlerim var. Özellikle bu gün seçilen şiirlerin büyük bir kısmı şiir sitelerinin genel seviyesindeki şiirlerdir. Şairlerine saygısızlık etmek istemiyorum elbette ama seçki şiirlerine bakıp sitenin genel seviyesi hakkında fikir sahibi olabiliyoruz. Neyse ki arada böyle güzel şiirler de var, şiire doyabilmek adına sayfaya tekrar dönme fırsatımız oluyor. Faik dostumdan da beni yanlış anlamasını sitemiyorum elbette, şiiri yere-göğe sığdırmadığım anlaşılmasın lütfen ama bulunduğu grubun (seçki) en iyisiydi diyebilirim. (Tamemen benim görüşümdür bu)
Yazması aldır Viyan'ın ondan dar gelir ona uçurumlar nerde maviye kesmiş bir yürek görse açar kollarını her yana hışımlar gelir bahar...
Aslında şiire şiirimsiz sözler bırakıp gitmek epeydir hoşuma gitmese de şiirin akıcılığı-yakıcılığı bu sayfada epey kalmama sebep oldu. Beynimdekileri hapsetmeseydim daha çok şey yazacaktım elbette. Ama bilirim ki hiç bir söz şanlı bir intiharı anlatmaya yetmez ve hiç bir intihar hiç bir şiirse-söze sığmaz..de- sem- de; Egalimde her intihara ayarlı ölümler var....
çünkü baharlar andaç olur yazması al kızlara ve çünkü kalbidir puşili kızların dağlar anne olmadan ölmeyi seçerse dağ kızları ne'tsen gelir bahar..
Şiirin duygusu güzel. O yüzden çok da konuşmak istemiyorum kendimle. Şiir baştan sona özgürlüğü anlatsa da hep acıtan bir yanı var çünkü kaburgalarımızda eriyen kadınların kokusu.. Çünkü ölüsü güleç olur bazı toprakların Çünkü yanmış köy ve lastik kokusu çünkü kara lastik giyenlerin ordusudur rüzigar her dağ dağdır bize elbet ne etsek gelir bahar..
bu kadar guzel bi siirden sonra ne denilebilir ki,susuyorum,susuyoruz,sen yazip konusmussun zaten,biz susup okuyoruz sadece.. yuregine saglik,sevgiyle kal
Ölümlerden ölüm seç beğen! Dünün kederse sevgilerden, Düş kur kendine gülüşlerden, Cigara markaj aklına hapis kederden… Zaman dalıp geçer, İnanç varıp deşer solgun renklerden Hisset bedenimin soğuduğunu Razi, Doğum ölüm, arası Mekan-ı Cehennem…
Parlayan gözlerimde dumandan ibaret bir cehennem kalktığım an yatırdı Tanrı Yasak rüyalara doğdu ellerim… Ben Nerdeyim? Hangi kelamda bendim? Hangi acıda kaç yaş tükettim? -Ölüm mü son nokta varılsa? Takatım kalmadı senaryo kanlı.. Söylenen sözler var ki daraltan aklı, kar yağışlarında saklı ram bakışlarım Yarına gömülü hiss-i ziyanım, hiss-e hayatım, yok takatım..! Yaşamaya yorgun bedende ateşim var ki; Şarkılar çalarken tan vaktine ulaşan gözlerimde doğup ölen binlerce hayal…! Bin ölü var içimde, sin var düşümün özünde, Kin var silik kimliklerde, Din var!! Ellerimle yazılan Aşk var..!! Acemi şair ben dudakta sarılan mavilik, Burjuva yasaklar bana haremini, Dünya meskeninde gönlü saf tek bekçi = Razi…
Hayatı yargıda bıraktım, Çıkmaz yollara daldığım an kaldım yalnız ! Yürekte şadım yıldızlar gözümde kızılca mevsimleri öldürürken alaycı iklimindeyim yine! Kanadına buhranım sürülmüş bir melekle dansım… zamana kaldım.. İçimde düşsel arbede, yaşanan gerçek duraklar alkali bir renkte Haliç'in boynuna serilen en derin göz benim mi? Sesinde yılların esintisi, kuzey rüzgarlarının ellerime aksi, Yakamoz mevsimi, sancılarıyla büyüdüğüm bu mesken bütün bir Mavî, Tablosunda flû bir halde bedenim yeniden bir umuda koşarken Saflığı taşlayan onca yüz sürgün! sinede mahzen misali gömdüm ahali içimde!! İsyan, Cehennem ağzı rutubetinde oturmuş hüznüme, yazdığım onca kanlı mısra! Zamansa akıp giden, içimi sevkeden düşlere düştüğüm büyünden, Saf dokunuşlar bahşeden ruhuma, en taze öpüşten, İçimde rakseden Melekler çıktığı kapılar hep bu oda, dokunduğun dünya, Turkuazlığımla döküldüğüm kutsal sevda!
Senden öncekiler kavuşacak önce dileklerine Sen yine gülümseyeceksin
D ö r t iklim bahar düşecek cemreye Yanağında nergis kokulu gamzeler Bir bebeğin ilk ağlayışında uyanacaksın Yüreğinde gökkuşağı tonunda zerreler Dilediğin renkte üzerini örtüneceksin B e k l e! Gün şafağa gebe nicedir
bizim jiyanımız
...