Boğaz Esintileri
İnci küpeleriyle gülümsüyordu köprü.
Mavi mavi savrulurken halkalar, sanki hilal Sanki hep gemiyle yolculuk Ay’ın kopuk yarısı, yıldız düşüşü dalgalar Gece kendi oluyordu, gündüz başkası. Battıkça batıyordu gün, karidesler uzun oturuşta Kimi seğiriyordu tutarak nefesini tabakta, Kimi yolculuk hazırlığında, tebessümünde suyun Tıpkı bir isim, tıpkı bir ışık gibi Düşüyordu sığ sularına güçsüzlüğün. Sapsarı bir çığlıktı geceyi ateşleyen on meşale İyi ki doğdun, iyi ki varsın coşkusu hep birlikte Ayaklar çapraz dansta papyonlar izdüşümü Doğum Günü kızı yani garson kız Kaldırırken dalga boyu kirpiklerini Dümdüz aynasında buluşuyorduk oymalı tavanın Gökkuşağı oluyorduk o an, ya da Boğaz esintisi Hiç kimse seyretmedi belki bizden başka Beşik beşik dalgalar, yosun yüzlü gemiler Ve gemilerle yüklü düşler arasında Usulca yürüdük Ay’ın kanatlarına hayranlıkla Düşe düş oluyordu ilk durağı gökyüzünün Bölüşüyordu rengârenk suları ayaklarımız Rüzgâr olup, anafor olup çarpışırken yansılarla Bir serip, bir geri çekiyordum dizelerimi. Ay koşuyordu, deniz delik deşik Gümüşi ağlarla sarılıyordu her yanımız Önümüzde şiir yüklü faytonlar mola veriyordu. Terliyordu sıska bir tayfanın bıyıklarında zaman Ve sadece biz tanık oluyorduk öfkesine dalgaların. Sadece biz, belki ilk defa İstanbul’u, uykusunda yakalıyorduk. |
Kaleminize keyif dokunsun.