ÖRÜMCEK AĞLARINDA GÖÇ YOLUGökkuşağı hüküm sürerken otların üzerinde Yüreğim buz keser, tortulanır perçemlerinde bulutların. Gecenin son kâbus artıkları, ilk ışığı, ilk seyircisi Martılar, kıpkırmızı kesilir topladığı efkârlardan. Nasıl söylesem, Ben böyle sessizliğin gölgesinde boğulurken, Buğulanır yüklü yüreğimin camları ansızın Bir sorunun göstergesinde asılı kalır, İlkelsi bir susuzluğa sığınırım. İçimdeki kırgınlık ve gıcırdayıp titreyen atlı tramvayla Geçip giderim naftalinli nakışlar üzerinden. Tıpkı uçuk bir hayalet gibi yitirdiklerim de Uğurlanır sütten dili yanmış nefesleriyle. O ölüm ki, sürekli dönüp dolaşır çemberimde. İki ayrı yerde, iki ayrı yalnızlık olurum. Her karşılaşmada geceyi heceler hüznüm Dağılır salkım söğüdün taralı saçları Sarıyı kuşanmış bahar gibi tıkanırım. Bazı günler hazırlıksız, umutları daralmış, Efkârlar büyütürüm ıslak yerlerinde yarış pistimin. Tehirsiz dramlar ve toy heveslerle Her fırsatta doldururum kendimi. Öfkeli bir güneş olur, Taşarım adı bilinmedik fırtınalar içinde. Şimdi sensizlik başlıyor, şimdi yine hüzün. Gökkuşağı hüküm sürerken otların üzerinde Bir kara örümcek, zifiri saçaklarında gönlümün Acımasızca büyüyor. Molasız örüyor kader ağlarını Nereye gitsem derme çatma uğultu Şerefine bir güz daha içiyorum hüzünlerimin. |