YAĞAN YAĞMUR ALTINDA
Öyle bir gökyüzü var ki üstümüzde,
Ağlamaktan yorulmayan Aralıksız gam gibi soğuk ve yalınayak Savurdu dantelâlı şemsiyesini kelebeğin Dik saçlarında testi dolarken toy bir meşenin Cadde değil sanki fırtınalar deresi Bir diskonun dans pisti gibi Bulanık akışlar çığlık çığlığa Kol kolaydı yüreği fesat bulutlarla, uluorta Fırsatı ganimet bilen işbirlikçi bir rüzgar En olmayacak günde çıkmışım ben de sokağa Bir daha mı tövbe, bin kere tövbe! Sağ gözüm saatin telaşlı adımlarında Esneyip esneyip kahrını yaşıyor Geç kalınmışlığın Bir çözülme, bir kanat çırpıntısı altında Kaçamak bakışlar, küçük tuzaklarla Sobelendi herkes, her şey öfkeli dalgalara Gökyüzü gönüllü gülüştü gülmece halimize. Kırgınlık çaresizliğin uzantılı sesi O bulanık, o vahşi, o koyu duruşuyla Amansız düşman kılığında baş döndüren su Umulmadık bir anda ve birdenbire Kızgın kumda sürükler gibi sürükledi “Tenor bir gondolcunun Napoliten şarkısını.” Ayaklar linçteydi, kollar doğuştan narkozlu Kırk katır, kırk satır işkencesiyle Zaman bitmeyen yol Dünyanın yükü üstümüzdeyken, Bizler akıp giden yolcuyduk mahşer misali Yağmur ise duraksız, destursuz bir hancı Ben, sen, o, bizler, hepimiz… Ve hatta bütün dünya Huzuru özlüyoruz asude iklimlerle Kar mı yağacak, yağsın tükendi sabır! Güneş mi açacak, açsın kurakçıl çiçekler üstüne. |
saygilar.