-Başlıksız-
Son Çiğ Damlası
yolları tutmuşsun gözlerinin kaçamaklarıyla attığım her adımda çiğniyorum ezip geçiyorum bakışlarının anlamını kendime rağmen “sen” sularını terk ederek yakışıklı bir sonla seni anlamadığım kadar sevdimdi incitmeden benden esirgediğin orta halli anlamlarınla tutkularının zehirli atıklarını törpülerken güneşsiz sokaklarıma doluşmuş kapı önü yalnızlıklarında bıraktım saksıdaki çiçeğin ellerime bıraktığı son çiğ damlasını masumdu yol kenarlarında yarınları düşleyen oyunun hep dışında kalmışlıklar ayva tüyleriyle çipil bakışlı bir çocuğun özlemleriyle büyüttüğü bu sıra dışılık her şeyi sıradanlaştıran bir aşk da değil aslında aşkın kendi sıradanlıktı ne istediğini bilmeyen ne dediğini bilmeyen bir basitlik örneği güneşin batışına bakmamanın olmazları gibi kendimi aklayamam dışındaydım sessiz bir balkonda dünyayı düşünmenin içine atıldığım sokakları yaraladım hırpaladım camlara dolaşan ölümsüzlüğe bakmaları zamanı harcayan kurşun bendim koşuşlarımda balistik raporumda öyküleşmeyişimizin çok öncelerde kalmışlığı sığlık bu tellere konan kumruların sorgusuz katliamı kırmadan incitmeden gömmemeliyim kendimi kendime bana bakmayan şu not: öykündüğümüz yıllar öncesinin akşam üzerine yüz tutmuş küçük bir kentin kendi kabuğuna çekilmişliğiydi sobamızdan başka dost bilmezdik kış uzun değildi suç sanılmazdı akşam bulutlarına bakan kendini unutmuş şarkısız kalmama tutkumuz kırmızısı mutlaka bol geçmişimin tüm izlerinin sana bakan yanının notu: hani yapraklardan göremezdik önümüzü yükseklerden ışırdı hayat o küçük şehirde dağ dağa yol yola benzemezdi biz adama öpüşmeye sıkışırdık kederimize bile aldırmazdık boynumuzu bükmezdi hiç bir şeye aldırmamak özlemeye daha o zamandan hazırlanırdık birbirimizi gün geldi yapraklarınüşüyen o sarı aydınlığı da terk etti düşünmeden yankısızlığa düşen mecburiyetlerimizi ağaçların bize susuşu bol kemanlı bir sustalıydı ince ince doğrayacak yıllarımızı… Kağan İşçen (c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir. |
...
yani; son "pişmemiş et" damlası
galiba "çiy" den bahsediyorsunuz şair...
yoksa ben mi yanılıyorum?
saygılarımla...