Ölü Çiçek Ağzıçocukluğunun ayakları koynunda, bir yitimin haritasıdır... /vazgeçilmelerim bir ölüm etmese de bir ömür eder/ kör kırlangıçla dost olduğum zamanlardı ben ona maviyi öğrettim o bana yeni bir atlas biçti yeni ülkeler, son bahar yaprağından o geceye kadar o şehir çıplak ayaklı çöpçü görmemişti harabelerin hepsi veremli bir tirada çekildi metal sözcüklerini toprağa gömerek /şiir yağmasında inlemeli/ çocuktum ağzım çilek kokardı ta ki gündüzler öte kadınlar gibi solana kadar ağzımda siyah bir zeytin çekirdeği gibi taşırım ay’ı güneş yürekliyse dilimi mühürlesin gecesi kolay çocukluğun! /kaldırım artıklarından yeni yaşamlar devşiririm/ deniz minarelerinden kolye yapmayı bıraktığımda terk edildiğim o şehirler gibi kimseyi uyandırmayacak uyuyan uzaklaşmalardan hasmım ada esirleri ile nefes alıyor bir kenti bitkiselleştiren onlardır mendirekler, dar sokaklar emziklisiyim adım sokak tavanına asılı yüksek topuklu bir fahişeyi içimde saklamam hep bundan ruhumun yelkeninde özgürlük satılık değildir yazılı /cam önlerinden sardunyalar kalktıysa o sokak ölmüş demektir/ hiç bir şey beslenmez dönecek olana gün dönümü/ yarım ölüm düşümü kurutur kanlı mızrak uçlu dönüşler yitim gelmiştir öpüşmenin eşiğinden çağırır beni /bana dirsek sıyrıkları bırak/ geçer çöl saksımdan balık ölüleri ve renkler içinde geceler bir öpücük gecelerin olan benim olmayan sürekli bir şeyler geçer dünyalar kentler sokaklar bir çocuk atar derin beyazlığıma siyah balıkları içime bakarım içim derin kuyu bilgeliğini yitirmiş üzünç anıtı içim ölmüş çiçek ağzı K.Y. |