0
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
60
Okunma
SON KIRILMA
Yaşanmışlığın çaresizliğiyle çalıyorum kapıları
Dili geçmiş odaların ürkütücü huzursuzluğuna açılıyor sığınaklar
Kaçıyorum duvarların örttüğü çok kişilik yalnızlıklardan
Çok kişilik yalnızlıklar hiçbir kalabalığa ermiyor
Çok yalnız olanın aklı
bir gün mutlaka akrebin çaresizliğine düşüyor
Ve ben gizlemek için düşümü
aynanın sırrına sürdüm yüzümü
Günebakanları küstüren güneşin arsız kibrine karşı
Parlayan bir maskeydim görkemli fenerlerin altında
Duyulsa aforoz edilirdim bütün dinlerden
ki inancım başımın üstünde mermerden bir hale
Kırılsa;
Dökülecek yüzümdeki sır
Sönecek bakışlarımdaki son yıldız
Kararacak gecenin aydınlığı
Oysa henüz mürekkebi kurumamıştı yazılan öykümün
Henüz bilmiyorlar; yaranın özündeki görkemi
Törpülenmiş her sızı biraz daha uzatıyor mühleti
ve törpülenmemiş her sızı
zamanla sanat eserine dönüştürüyor ölüleri
İçilmesi için kutsal kâseden bir yudum suyun
Sebeplerin, dönüşeceği güne vurmalı saatler
ve tüm pelerinler serilmeli ayaklar altına
sıcak tutması için tüm adımları
Karma, anahtarını bronz bir ikonanın elinde tuttuğu demir kilit
Kabuğunu araladığım her yaranın altında
en ulu duayı arıyorum
dönmesi için anahtarın kutsal ışığa.
HÜSEYİN GÖKMEN
20.03.2025
5.0
100% (2)