0
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
66
Okunma
ÇARMIH
İnandıklarım bir bir boyun eğiyor
ekseni kırılmış doğrulara.
bandolar, mızıkalar, trompetler eşliğinde
geçit törenini selamlıyorlar dili çatallı engereğin.
aklımın ermediği süzgeçte balık ölüleri
ağa takılmış bakışlarında gümüş sırlı son rüya
beni taşıyorlar kartal kafesiyle dünyanın son bulduğu noktaya
pencereler açıldı; duyulsun diye ruhumun sancısı
tanıdığım yüzler perdelerini örttü
yalnızlığım tutunup kalmasın diye gözlerine
neyleyim gözlerinizi,
bir karış tülün ardında bakışlarınızın ardını gördüm bir kere
çok şıklı çelişkiydi sığınışınız taş duvarlar ardına
ve zarif suskunluğunuz
adâb-ı muaşeretin altın sırmalı lügati
kabulleniş en güvenli evdi daha önceleri sığamadığınız
boyun eğdiğiniz yel mızrap olup değmezdi artık bahtınıza
kilit üstüne kilit vurdunuz kapılarınıza
beni çırılçıplak saldınız güze
o gün,
şahlanmıştı bütün piyonlar
hileliydi atılan zarlar
dilimi kopardı odalarımı yıkan cellât
önlüğümü dikenli tellerden ördü
dudağımın kenarında pusuda bekleyen bir karga
çığlığım taşsa kapıveriyor ulaşmadan arşa
o gün çarmıha gerildim
iki çiviyle tutturdular dünyanın acısını avuçlarıma
sebep de hüküm de
canı çıkmamış kulun huyundaydı
avuçlarımdan boşalırken kanım
duam göğe ermedi
üstelik ağıtsız kaldı soluşum
son nefesimi verirken
oysa; günbatımı için henüz vakit vardı
bir sonbahar gibi kurudu bedenim
kalakaldım solgun bir tablo gibi
iki çivinin tutsaklığında çırılçıplak
oysa yüreğim sıcaktı hâlâ
üstelik hâlâ açık gözlerim
gözlerimi kimse kapatmadı sonsuz uykuya
aklımın almadığı süzgeçte bir balık ölüsüyüm şimdi
ağı yırtmanın bedeli son gerçek olup kaldı bakışlarımda
dilerim;
beni yaşatsın sırrı namından öte Deniz Kızı
en güzel masalında.
11.03.2025
5.0
100% (1)