Sevmenin ezası
Hani mesela diyorum
Bir eylül akşamında Sen bana gelseydin Çiçek böcek yazardım şiirlerim de hasret yerine... Ve yıldızlardan taç yapardım Geceden daha siyah saçlarına Yüzünde ki, gülümsemenin anlamı gamzelerin olsa da Gözbebeklerin ele veriyor hala Kirpiklerinde asılı kalan hüznü Hani diyorum mesela Sen bana gelseydin Dünyanın bütün kahırlarını sırtıma yükleyip Yumşacık sarardım her halini. Ve Yedi uyurlara adaklar adar Canımı kurban sayardım yoluna Hem de ömrümü ömrüne ekleyerek sevdiğim Hani diyorum mesela Sen bana gelseydin Şahit tutup Geceyi ve getirdiklerini Sabaha ermeden vakit Ant içip güneşin ve ayın üstüne yıldızların Ve de hepsinin sahibi Tanrı`nın üstüne Sevgi tınılı sözcüklerimle Ninni kıvamında dinleyecektin Senin kadar kimseyi sevmediğimi Sen mısraları severken Şiirlerde seni seviyordu İçimi özleminle kuşatırken her hece Boğazımda düğümlendikçe her kelime Ne yutkunabiliyor Ne nefes alabiliyorum Kabuğuna asiyken içimdeki yara Bedbaht imgelerle sınayıp da kalemimi Kan kusturma artık bana yeter Ki ezberledim artık ben Bir sevmenin ezasını da cezasını da Koca bir şehir di sana yüreğim Etrafında oldukça pervane Olmuşken sana deli divâne Tüm üryanlığım ile konmuşken dalına, Sen deki bu kanatlanmışlık niye ? Şimdi Yüreğim karanlık bir gecenin girdabında Sana kırgın ayrılacağım bir gün bu dünyadan Sen özgürlük için kanat çırparken Söyle, sevdiğim Bende ki, bu tutsaklık niye? Takati tükendi artık Şiirlerimin ve yüreğimin Duymak istersen son duamı Nevruz çiçeklerinin Göç mevsimini düşün sevdiğim Hüzünlükent |
Eza'sı demiş şair emma
Gel gör ki eczasını işlemiş mısra mısra
" Hani diyorum mesela..."
Bir çift turna gördük şiirin göğünde
Gün ola ki çiğdemler filizlensin yurdunda
Güzel yorumlamışsın ha kezâ
Susup, dinlemek kaldı bize
Selam ola toprağım
Tebessümle
🌿