5
Yorum
14
Beğeni
5,0
Puan
6372
Okunma

Adam olmayacaksın sen ey gönül
Şeytana kızınca bozuyorsun orucu
Kıyamet kopsa verdiğin kararından
Bilirim kat’iyen etmezsin rücu
Ardında bıraktığın perişan yüzleri
Lal olan dilleri ,kırılan kalpleri
Görmezden gelmek tıynetinde var
Her güzelin kusuru endamında
Senin ruhun yüreğin gibi taştan duvar
Zırhında açtırmazsın küçük bir gedik
Anlamadın gülüm biz zor olanı sevdik
Söz dinlemez iş bilmez
Haşarı bir çocuk gibisin ey gönül
Dibini görmeden yaşıyorsun ömrünü
Hatırla her gün
Ölüm birgün bulacak bizi
Girmeden toprağın sıcak koynuna
Değsin yeniden gözlerimiz
Buluşsun ellerimiz
Kırılmasın hassas kalplerimiz
Sesim korkutmasın bu kadar seni
Yazık bu endişe kısa keser neşeni
Korkularınla son bulacak bu savurgan hayat
Ömrümüz bitti
Ne var ki adam olmadın sen gönlüm, heyhat!
Şimdi kendinden emin
Mağrur bir komutansın ey gönül
Bütün savaşlardan muzaffer ayrılan
Dünya parmaklarına dolanan tespih gibi
Dönüp duruyor
Bakışların kılıcın ıslığından keskin
Sevdalı yürekleri ikiye ayırıyor
Sakın ha yitirmeyesin dirayetini
Bir kez daha bulamazsın bu okkalı asaletini
Yüzüme kapattığın bütün kapıları
Açmaya mecalim yok
İnzivaya çekiliyorum
Çok yoruldum ardın sıra koşmaktan
Vazgeçme sen ey gönül
Çelik çomak oynamaktan
Hayde rastgele
Takılır ser hoşun biri yılan dilli oltana…
5.0
100% (14)