Yankı
Ne çok ağlayasım var.
Fısıltılar, gecenin daim seferileri… Tam bir yıl. On Aralık, ölüm haberini aldığım gün. Her kurduğum düş, kader karasına yenik. Annemle geçirecek zamanlarım olacaktı. Güzele inanmak inatçı yanım mı, saflık mı? İnsan dara düşünce “anne” ağrısı çoğalır. Çağırdığı ilk odur. Kaç yaşında olduğunun önemi yoktur. Bir kere sarılsa, öpse geçer mi hâlâ… Dağınıklığımızı toplayan, birleştiren anneler. Gittiklerinde dağılır çocuklar, kardeşlikler. Kocaman boşluk bıraktıkları miras… “Anne!’ Başlangıç ve son. Tartışılmaz tek sevgi. İyi misin, diye soruyorlar. Bilmiyorum. İyi değilim demek zor. En son ne zaman iyiydim. Hem iyi olmak zalimlik değil midir. Yıkımlar, savaşlar masal olmadan, iyi hissedilebilir mi? Yoruldum. En çok da kendimden, zamandan. Ürkütücü bir çağ bu, hipnoz edilmiş insanlar. Bir avuç insanın parmağında kâh dönüyor, kâh duruyor dünya. Cesaretimi yitirdim. Ne desem de çıksam huzura. Susmadan uzağa, susuzluğa… Biliyorsun, biliyorum deyip dili dille bağlamak… “Değerli olan eylemdir, ama eylemin hangi değerde olduğunu ve giderek değerli olup olmadığını öğreten şiirdir. İsmet Özel” Sude Nur Haylazca (Vaha Sahra) |