BedelŞiirin hikayesini görmek için tıklayın (Bugün çok kötü başladı, ardından eve geldim, saat 20.00 gibi oturduğum bina da yangın çıktı. Can kaybı yok şükür. Ürkütücü ve sinir bozucuydu.)
İçimde birikmiş ağlamak,varla yok arası gidip geliyorum.
Kendime tutunarak çıktığım kuyular hikaye oldu da yaşarken çok zordu. İnsan kendi tırnak izlerini taşır mı yüzünde. Aynalara düşer mi acılar gülümsemeyle. Kime dönsem yüzümü hayal kırıklığı, kimi alsam kalbime kanat takıp uçacak sanki. Acılardan yorulmak, acılardan çıldırmak. En sevdiklerinin kazdığı mezarda çığlık öylece kalmak. Kaç defa delirttiler beni unuttum. Sustukça avuçlarına düştüm sevdiklerimin. Nasıl bir sevinçle ezip suyumu çıkardılar. Kaç defa kalktım düştüğüm yerden unuttum. Ölüp ölüp dirildikçe ben, daha kaç canı var diye merak ediyor olmalılar. Silip attıklarım geri dönüp yeniden öldürmeye niyet ediyorlardı. Kan bağın olunca kolayca kurtulamıyor insan sevdiklerinden. Düzelir sanıyor, inanmak istiyor kardeşliğe. Sonra kuyu geliyor aklına, kuyular çoğalıyor. Ne kadar özveriliysen o kadar çok kişi karşında diziliyordu. İlk kurşunu en öndeki sıkıyor, ilk tokatı, ilk taşı… “Hamdım, yandım, piştim!” Diyorlar da kısık ateşte daha iyi pişer, biliyorum. Şiddetlisi ya akıldan ya da candan eder. “ Hayat kısa, kuşlar uçuyor, Cemal Süreya” Yine de yaşamak çok ağır… Bu kadar ağır bedel ödemek zorunda mıyız. “ Gôğe bakalım, Turgut Uyar” Sude Nur Haylazca (Vaha Sahra) |
Kuyuları ,
Bireylerin
Toplumların
Kuyu, gök zıtlığında
Görünmez bir bağ var sanki, birbirinin ardılı, birbirini tamamlayan
İnsan olmak, sadece toprak değil
Su da olmak
Eyvallah şair