Sensiz Ankaratarih, şimdiyi karalarken kara kaplı defterine beni ıslatan yağmurlar yağmıyor artık bu şehre gitgide çölleşiyor içim gitgide etim kemikten ayrılıyor bu denize çıkmayan sokaklardan bu gülümsemeyi unutmuş insanlardan iyiden iyiye sıdkım sıyrıldı Anadolu kokulu bir bozlağın tınısını ilikleyip dilime tası tarağı toplayıp gitmek istiyorum artık bu kasvetli şehirden bazen dişine kan değiyor öfkemin bir şarjör mermiyi havaya boşaltır gibi bu şehre bir güzel sövüp sayıp yüzsüz birinin yüzüne tükürür gibi yazıklar olsun sana demek istiyorum gemileri yakmakta neymiş... ben limanları ateşe vermek istiyorum kısaca… ne benden köy olur artık, ne bu şehirden kasaba kasaba dedim de aklıma geldi bilirsin çok severim, turkuaz bir denizle kucaklaşmış balkonlarından begonviller fışkıran o sahil kasabalarını özellikle Antiphellos’u ki sen yanımda olsan denizi olmayan bir dağ köyüne kırk takla atarım oysa… yoksun… ve ben her gece siyah çelenkler bırakıyorum bu şehrin anıtsal giriş kapılarına köprülere illegal bir pankart gibi senin adını asıp parmaklarım kanaya kanaya senli şiirler yazıyorum bu resmi binaların gri duvarlarına demem o ki… meydanlarına havuz yapıp parklarına suni göl inşa edip bu şehre boşuna harcamasınlar para deniz değil okyanus bile getirseler sensiz hep çöl Ankara |