Yar Gecikme
Can başladı solmaya, bir kez daha,
Her an yok oluşa doğru yol alırken ruhum, Sensiz, her gün, her saat biraz daha eksiliyor bu ömür, Ve sen hala gelmedin, cananım, bekletmedesin beni, Oysa dağların karı bile çözülmeye başladı, Ama yüreğimdeki kış, katı, çetin, erimez sensiz... Ne bahar kaldı yaşanacak, ne gençliğin tazeliği, Geçti gitti gençliğim, ömrümün en yeşil günleri, Artık her adımda biraz daha düşüyorum derinliğe, Ecel yaklaşmakta kapıma doğru sessizce, Ama bir ses beklerim, tanıdık, cana yakın, Bir dokunuş, ölümden evvel getirecek diriliği bana... Gel ey yarim, bul beni bu bitmeyen uykuda, Korkarım ki, ecel çalacak önce kapımı, Ve bir gün, bir akşamüstü, sessiz bir iç çekişle, Bitecek belki adımın kımıltısı bile bu evrende. O vakit pişmanlık değil mi kalacak elinde, Beni aradığında, bulamayacak olduğunda? Geceyi yarıp geç, yıldızlardan bir iz bırak, Ya da bir rüzgar gönder, uğrasın düşlerime, Varsın ecel gelsin, bulsun beni koynunda, Ama sensiz değil, bir nefes kadar yanında olayım; Yoksa yarın çok geç olacak, Ve baharlar, çiçekler, bütün güzellikler Sensiz toprağın altında bile sönük kalacak... Bu aşk, bu vuslat, bu bekleyiş, Yorgun bir kalbin en son duası artık, Ve ben, o dua içinde sana çağrı yaparken, Bir ömür, bir can, bir bahar daha geçiyor elimden, Gel, yoksa yalnızlık alacak geriye kalan her şeyi, Ve senin geciktiğin her an, son çığlığımdır bu hayat denen düşte... Gel, ey canan, kapında beklerken son nefesi, Tut elimden, yarına varmadan bu aşkı öldürme, Belki buluruz o eski günleri, Belki bir kez daha başlar bahar içimizde... Erol Kekeç/13.07.2024/Sancaktepe/İST |