Teyet
sarayın nazlı kuş yuvası
yanar söner aşıklı gece kalbin durduğu gözlerinde boşalan gök yıldız ellerinle beslediğin ateşi büyüttükçe, güneşe üşürsün dilin izahı yok kuyudan çeker sözü izdiham izdiham izdiham dinlemek o nehri tadına hasret eğilip içmek denizden suyu yeni yetme sevda saflığı dağları türkü türkü cıvıl cıvıl kuşları duyusuzluğa biraz daha eğilse başağın çiceğe sôzü göğsüne sürgün menekşe görkemli gelişlere eğilip, evrilmişken teyet geçişler hüsran şehir sisli, şehir soğuk, yağacak orman orman Kasım’ın ocağında yangın mezarına karanfil çağırır beni toprak… öleyim ben o zaman! Sude Nur Haylazca (Vaha Sahra) |
eğilip, evrilmişken
teyet geçişler hüsran
şehir sisli, şehir soğuk,
yağacak orman orman
Kasım’ın ocağında yangın
mezarına karanfil çağırır
beni toprak…
Çok güzel bir şiir. Tebrikler efendim