Münzevi
Biraz kırgın çiçeklerim
biraz da solgun yüzüm, bir de kalemden kağıda ağlayan şiirlerim var... gerisi mi? hiçlik Hani Köşe taşıydın ya sen hayatımın Sen olmazsan olmazımdın ya Bilmediğim bir çoğrafya da beni yalnız bıraktın uzak şehirlere gittin Bense içimi acıtan şiirlerime döndüm Gece yorganım gibi sarıp sarmalayan... Gökyüzü Güneş’i doğurmuyor Doğmuyor artık güneş Ve gündüzler ve geceler ve asırlar boyu kar yağsa İçimdeki bu kor, bu hasret söner mi? Ya gözlerimde ki, bu hüzün Yüzünü görsem geçer mi? Annemin diliyle geldim sana Kader öne geçince akıl durur diyor du, Her yüzüme baktığın da. Durdu aklım Durdu fikrim Durdu zaman Tüm mevsimler soluk yapraklı güz! Hafif hafif esen Garbi yeli değdi Sarı saçlarıma. Bir ferahlık verdi yangıma Annemin elleri gibi Hissetim Lâkin ben yine sâdece hissettim Annemin ellerini Ve ürperdim Esen yel ile gelen ölü toprak kokusunda Ben münzevi Kaçtıkça kaçtım herkesten Senden sonra Kimseyi istemedim Sağım solum hep mihnet Sabrettikçe yüceleşir insan dediler Düştükçe düştüm Sabrettikçe yoruldum Mükafatım gögsümde yumruk, sırtımda yumru sevdamın ihaneti. Yine yıldız falında çıktı falcı bacının yalan kehaneti Güzel günler gelecekti. Keşke... İnanmasaydım dedim yalancılara Ve umut dağıtan falcılara K e ş k e inanmasaydım!.. #hüzünlükent |
kutluyorum çokça