közŞiirin hikayesini görmek için tıklayın annem sus demese ben günah nedir bilmecektim annem ölmese saçımda beyaz gözlerimde keder bir ömür nasıl geçer bilmeyecektim ... herkes kendi karanlığına tutkun herkes ne bulsa kendi mağarasına taşıyor duvarlarında su coşkusu mağaranın çoğaldıkça daha zengin daha bencil yağmurlar yağsın uzun uzun arınsın dünyanın arka sokakları yağmur yağmurları da yıkasın çocuktum ne zaman bir cana zulüm ne zaman ortalık toz duman sesim o cırlak ustura yangısı sesim en yüksek perdeden arya sus derdi annem, Allah büyük. (amenna ve saddakna) ben susmayı hep günah saydım bana masal anlatan ninem olmasındı ziyanı yok kurşun askerli dergilerim denizkızından tanıdıklarım beş taş oynadığım hayalî arkadaş ekmeği tuzu bölüştüğüm mahalle ömre bedel biz bez bebekleri bile olmayan dik başlı veletler badem ağaçları, karaağaçlar kırık kol diz kapak yaraları ne zaman yoklasam hep bi çokluk büyümek işte ansızın deprem başka şehirler karmaşa buz gibi uzak şehir duvarları sonra ben bazı şeyleri bildim bildiğim kendim gibi değildi insan insana kurt insan insana suistimal insan annesinden uzakta bi hiç insan babasından ayrı yarım insan, içimden çıkan yaralı kurt bu uzun bu netameli yerde bu üstümüzden geçen silindir bu asfalt bu yakıcı çığlık durup baktım ben aslında topraktım adımı yol koydum sonra toz barut kurşun durup baktım ben balçıktım çocukluğundan ne getirdin diyen çocuk karabasanlar riyalar arasından kopartıp bir top karanfil kırmızı |
Neresinden tutim, hangi satıra başımı yaslim?
Dokunsam toz duman olacak...dokunsam külü elimde kalacak.
Öyle güzeldi ki, kelimeler öküz gibi oturdu şurama cancağızım:)
İnsan bu kadar kederlenirken, bi cümlenin hışmına uğrayıp arkasından güler mi peki? Valla ben iyice tırlatıyorum galiba...
Ama gerçekten çok keskin, kalbime tam on ikiden isabet bi şiirdi bu...
Birkaç kere daha gelir okurum.
Teşekkürler cancağızım.
Sevgiler...