Gülmek Herkesin Hakkı-2
Cumhuriyetimizin 101. yılında,
Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm kahramanlarımızı saygı ve minnetle anarken, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun! Gece rüzgarı yüzümde, Yorgun ve titrek bir gölge gibi dolaşıyorum, Bu taş sokaklarda sesim yankısız, Çocukların kaybolan gülüşlerine hasretim... Bir zamanlar, duyardım kahkahaları dağlarda, Nergis toplayan çocuklar vardı yanı başımda, Şimdi her şey, dumanlı dağlar ardında kalmış, Bir eski masal gibi uzakta, soğuk ve suskun... Ah, ne zaman yüreğime dolsa çocukların sesi, Göğsümde bir burukluk, bir acı yükü, Karanlıkta bile özlem büyüyor içimde, Gülüşlerin uzaklaştığı her akşamüstü... Bir zamanlar sıcaktı bu topraklar, Gözlerde umut, ellerde direnen bir inanç vardı, Her çocuğun yüreğinde bir gülüş saklıydı, Şimdi soğuk rüzgarlar esiyor taş duvarların ardında... Nergislerin kokusu sinmişti dağlara, Ellerim cebimde yürüdüğüm o yollarda, Bir türkü tuttururdum, hafif, sessiz, Artık çocuk kahkahaları karışmıyor rüzgara... Bu şehirde kaybolan bir şey var sanki, Çocuk gülüşleri alınmış avuçlarından, Yoksul bir hikaye, sessizce yaşanan, Sanki hepsi göç etmiş bu koca şehirden. Gecenin soğuğunda, eller cebimde, Bakarım bu şehrin çelişkilerine, Bir köşede itilmiş, unutturulmuş insanlar, Gözlerinde buruk, soluk bir özlem var... Bir sofrada şampanya patlarken gülüşler, Diğer tarafta kuru ekmekle doyuyor çocuklar, Zengin sofraların ışığında, körleşen vicdanlar, O aç bebeklere dönüp hiç bakmıyorlar... Sokaklardan geçerken bir fırtına gibi, Saklı kalıyor bu çığlıklar, bu sessizlik, Ellerim sıkılıyor bir öfkeyle, Hasret kalmış ellerim o masum gülüşlere... Bir gün gelir de dile gelse bu taş duvarlar, Anlatsa tüm sakladığı hikayeleri, Belki bir umut olur o an, Acı çeken tüm çocuklara, sönmeyen bir meşale... Ey vicdanını kaybetmiş olanlar, duyun, Bu çocuklar da sizin gülüşlerinizi hak eder, Bir damla merhamet, bir parça şefkat, Küçük yüreklerin beklediği tek umut... Geceleri sessiz sokaklarda yürüyen, Gözü yaşlı bir umut arayan çocuklar için, Adaletin ışığına hasret kalan kalpler, Bir gün aydınlanır mı bu karanlıkta? Bir gün adalet güneş gibi doğarsa, Toprağa sererim bu çarpıklıkları, Çocukların gülüşleri doldurur dünyayı, Yoksa hasretle göçüp giderim bu diyardan... Ama bil ki, tüm bu acılar, Bir gülüşe olan inancım, Sarsılmaz, bu kalp adalet için atarken, Göğsümde büyüyen bir umut çiçeği var o günü bekleyen... Duyulur mu bir gün bu masumların sesi, Adaletle yeşerir mi bu toprak, Belki bir gün çocuklar güler yeniden, Ve ben hasretle gitmem, o güzel gülüşe... Eğer bir gün adalet olursa bu topraklarda, Ve çocuklar gülmeye doyar, Bilirim ki, yüreğimde taşıdığım bu hasret, Yerini bırakmış olur o büyük sevince... Ama bugün, beklerim sessizce, Dumanlı dağların ardında bir gülüş gibi, Hasret kalmışken bir çocuk gülüşüne, Umudum var hâlâ, yeşerecek yarınlara... Erol Kekeç/29.10.2024/Sancaktepe/İST |