Mezar Kaçkınıher aşkın bir masalı her masalın bir sonu var bu masalın sonunu ben kendime bile anlatamıyorum ne zaman adınla ıslatmak istesem kurak dudaklarımı çapraz fişek hüzün giyinip eşkıyanın Keje’si gibi susuyorum sustukça, delileniyorum sustukça, sırrı dökülmüş aynalar gibi isleniyorum sen deryalara sığmayan sevdamızı bir kaşık suda boğup kefensiz gömdün ya bizi arka bahçene şarkıları tesellisiz şiirleri mezesiz bırakıp yangından ilk kurtarılacak bu aşkı yangının avuçlarına attın ya… çocuklar gibi acımadı ki desem de acıdı sevgili, hem de çok acıdı şarkılar bitti kadehler bitti yollar bitti yıllar bitti ben bittim de... bitmedi çok desibelli acın yokluğunda prangalar eskitti de Ahmet Arif ben eskitemedim seni sahibinin mezarını gidemeyen köpekler gibi gidemedim senden son kullanma tarihi geçse de ömrümün geçemedim o b’ela gözlerinden ateşe sevdalı ateş böcekleri gibi hep sana uçtum hep seninle soğuttum içimdeki soğumayı unutmuş cehennemi en kurak mevsimde bile hep sana aktı içimin nehirleri ah söyleyemediğim türküm ah yarım kalmış avazım ışığını senden alan bir kandildim ben gittin söndüm seni tanıdığım gün mezarımdan kaçmıştım gittin mezarıma geri döndüm |