TitanikYiyecek verdiğim sokak köpeklerinin Minnettarlığı Çapari iğnesinden kurtarıp, denize bıraktığım istavritin Teşekkürü Kavurucu sıcakta su içirdiğim kuşların Ödülüydün sen Donmak üzere olan o yaşlı adamın İkram ettiğim tavşankanı çayı içerken "Mevla’m sevdiğine kavuştursun" dediği duaydın Tanrının bir lütfuydu ellerini tutmak Gerçek olamayacak kadar güzel bir düştü Sana sarılmak Seni öpmek... Bir kez yaşanan ve bir daha yaşanmayacak olan Bir mutluluktu Seni sevmek Seni sevgilim bilmek Ş i m d i y s e... Haram lokma gibi kursağıma dizildi aşk Sana giden ve senden gelen bütün köprüleri yıkıp Kefen bezinden perdeler çekiyorum Aşkın ışıklı pencerelerine… Dudaklarımda çırpınsa da sıcacık bir merhaba Bir selamı kurşuna diziyor Bir merhabayı ateşe atıyorum Gök gürültüsü gibi patlamak istesem de Islığını yitirmiş bir rüzgar gibi hınca hınç susuyorum Bildiğim en iyi şey s u s m a k Konuşursam… Bu şehir Bu tozlu yollar Bu ışıltılı caddeler Ecel gibi yakama yapışıp Seni soracaklar Nerede diyecekler Gökkuşağı saçlı o kız N e r e d e? Ayrıldık desem… Musa’sız yarılacak Kızıl deniz kalbi Nuh’suz başlayacak tufan Budistler vazgeçecek Nirvana’dan Putperest kavimler isyan ateşi yakacak dağlarda Her biri yalın kılıç Her biri yedi bela… Biz bittik… Belki de hiç olmadık desem… Aşka olan inancını kaybedecek şarkılar Şiirler özne’siz Türküler avaz’sız kalacak Bırak mühürlü kalsın dudaklarım Konuşursam… İçimde uyuyan Titanik Yine buz dağına çarpacak |