TURNALAR
Sevda ışığından yansır uzaklar,
Kayboldum dar sokağında sonbahar. Neyden döne döne geçer turnalar, O mahur beste kulağımda solar. Tozlu rafta hatıraları sarar, Avcundaki boşluk içimi yakar. Gökyüzünde bölük bölük turnalar, Üşüyor içim, sönüyor lambalar. İnce, narin, gül kanatlı adaklar, Saklı hanemde dinmiyor acılar. Gelip geçsin üzerimden turnalar, Hasretinle dolsun yalnız akşamlar. Adına dökülen yaşı duyanlar, Aklım fikrimle gurbeti arşınlar. Deli esen bir rüzgârla turnalar, Gömülür dalga dalga fotoğraflar. Gönül serde gözlerim yolda açar, Yolculuklarım aciz, öksüz akar. Her gecenin sabahı var, turnalar, Zehir zıkkım sigaram bile kanar. Çırpınıp durduğum ateşle dağlar, Yüreğimde eriyen ahla dağlar. Kaç kere çağırdım seni turnalar, Yol ver yârime gideyim, turnalar. Dönmemek üzere göçtü anılar, Düşler yakılmış gölgeyi kovalar. Selam götürün ey yorgun turnalar, Omzuma gam çöker göçün, turnalar. Bin parça eyledin, kalbimi boğar, Deminle demlenir bende ağıtlar. Bahçemde gül açmaz olmuş, turnalar, Bir avuç kül eder yârsız yarınlar. Gönül mülküme kar yağıyor tekrar, Yetim kalbim şimdi derdimi taşlar. Uyku tutmaz karanlıkta, turnalar, Ellerim sabahsız geceyi suçlar. Felek sillesini yedim, insanlar, Aklımı yitirdim, her gün sayıklar. Mapushanemden süzülen turnalar, Kırık dökük düşlerde ağlaşırlar. Halil Kumcu 12 Ağustos, Perşembe, Ankara, 2024 |