KURU BİR YAPRAK GİBİ YALNIZLIĞIM
“Yalnızlık, zamanın eskitmeye çalıştığı ama aşkın kor gibi yaktığı bir bekleyiştir.”
Geçmiş zamanlardan kalmış yalnızlığın izi, Bir aşk masalı yaratır akşamına. Bir ayrılığın ertesi günü, Ellerimi titretir yokluğuna. Adımların ses verince sokaklardan, Bir tebessüm yayılır yüzüme. Işıkla dans eder, gözümü alır, Yıldız olup akar geceme. Yıl yıl bir cellat gibi geçiyor zaman, Saçımdaki beyazlara yenisini eklerken, Eski bir şarkı mırıldanır dudaklarım, Gözlerin aklıma düşerken. Uzak bakışların çarpınca, Kalbim durmadan kanar. İçinde "aşk" denilen bir şiş kördüğüm, Ciğerlerimi ateşler içine koyar. Sonra kara kirpiklerin, Dumanlı bir alev gibi tüter. Başını göğsüme bastırdığında, Bir ressamın fırçasında hayat bulur renkler. Bir bağbozumu şarkısı her seferinde, Alıp savurur bir sokak köşesine beni. Ay yüzünü tozlu aynalarda saklar, Bir vedanın direnişiyle bekleyeni. Zamanım durdu sende, Kör bir bıçağın ağzında yürür gibiyim. Kim bilir hangi ürkek mevsimde, Hangi iklimde bulur seni parmak izlerim. Kuru bir yaprak gibi yalnızlığım, Hasretin içinde kor alev gibi yanar. Gel artık, eskidi yüzün yüzümde; Bir kez daha doğsun sabahlar. Rüzgârda savrulan, sararan o son yaprak, Gönlümde saklı kaldığın yerde, Son bir kez döner ve düşer toprağa. Yeniden başlar her şey, yalnızlık biter belki de. Halil Kumcu 24 Ekim 2024 / Perşembe / Ankara |