DARGINIM
Kaldırımlar acıtıyor içimi.
Yâr’sız bütün sokaklara dargınım. Yokluğun üşütür ıssız şehrimi, Ben sana değil kendime dargınım. Çareler çaresiz kaldı yarama. Hançerle saplandın kara bağrıma. Akşamla düşer bakışın aklıma, Sükutlar giyinmiş dile dargınım. Konuşsam da kimse laf anlamaz ki. Sözlerin bilmece çözülmez sanki, Derin kuyularda yankı oysaki. Sevgiyi çalmayan saza dargınım. Kalemin sessiz çığlığına düştüm, Köşe başlarında seni düşündüm. Senindir senin sol omzumla göğsüm, Sensiz geçen günlerime dargınım. O eskimiş takvim yapraklarından, Hayatın mazi tarafında kalan, Tozlu raflardan gözlerime yağan, Yangına dönmüş ateşe dargınım. Gönlümde yankılanan ezgiler var, İçten süzülen ilk damlada o var. Sabahlarla uyanan hasreti var, Bir türlü açmayan güle dargınım Dört bir yandan sardı meçhul anılar, Yaralı kalbimde yanan kor köz var. İhanet dinmez sıklıklarla boğar, Harflere yük olan dile dargınım. Bu bedenimin can suyu çekildi, Taşa toprağa kokunla ekildi. Senelerce uğruna sürgün yedi, Vefadan yoksun yıllara dargınım. Rüzgârla savrulan yaprak misali, Yaşla uyanan yasak düş misali, Notalarla yazılan aşk misali, Yalan dolan boş sözlere dargınım. Kumcuoğlu, üç beş tel kırık kesik. Seni anlatamam, notalar eksik. Aşkın sen hâlinde dokurum mekik, Melodisiz her tınıya dargınım. Halil Kumcu 24 Temmuz 2024, Çarşamba, Ankara |