AKREP VE YELKOVAN
Akrep ve yelkovanın kovalamacasında,
Bir kum saatinin içine hapsoldun. Aşkıma müebbet yemiş kalbinde, Hücrelerine kadar her anımı sayıklıyorsun. Gülümsemenin parmak izi gibi, Gecikmişliğin hüznü var düşlerinde. Çocukluğundan kalma aşk yarasının izleri, Tütün gibi kokuyor hâlâ ellerinde. Yüreğine çörekleniyor, Meçhul yalan gibi bir şey. İçinde kocaman bir boşluk, Ben sandığın her şey, Bir gün gideceğim, Buhar olup uçacağım aklından. Canından can giderken, Bana dair anıların bir bir silinecek hafızandan. Elini göğsüne yerleştirip "Uyandım," diyeceksin, Gördüğüm gerçek olmayan bu rüyadan. Ben kalbindeyken gömülürsen, Bana takılı kalacak mezarındaki zaman. Bu omzundaki tanıdık hüzün, Boğazına bir yumruk gibi oturacak. Her şeyi baştan yeniden kurmak, Diken üstünde yaşamak gibi imkânsız olacak. Düğüm yaptığın akreple yelkovanın izinde, Başıboş dolaşan o his, Hep sana âşık olarak kalacak, Bir kum saatinin döngüsünde bilakis. Bir sarmaşık içinde, Aşkımın bin bir hâlinde rastladığım dilber. İçten kemiren sinsi bir kurt, Sokulup da adımı fısıldayarak deşer. Sevdanın türküsüyle gün doğar ufukta, Gecenin karanlığında yıldızlara dokunur. Her nefes alışında beni bulurken, Hayalindeki resmim gözlerinde kahrolur. Halil Kumcu 30 Temmuz 2024, Salı, Ankara |