ÇOCUĞA MEKTUP
Çiçeğimin gölgesi düşüyor üzerine,
Dizlerin kanlı bir bıçağın izi gibi. Nefes nefese yarınların bize bakışı… Hani kalbinde taşımayacaktın o kuşun kanadını? Söz geçiremiyorum ki ben, sana ve bana… Korkmuyorum demiştin artık, yalan mıydı hepsi? Değil biliyorum. İnsan bazen söz geçiremez kendine, korkmuyorsun değil mi? İnsan kendinden korkar mı hiç? Kitaplar demiştin hani düzenli bir ev gibiler sanki, Onlara sığınıyorum korktuğumda… En çok da siyah kaplısına… Altı çizili cümlelerin başında sabahlıyorum… Ve o kuşun kanadı çırpınıp duruyor. Benden mi, senden mi, kimden bilmiyorum ama korkuyor… Daha dün söz vermiştik, korkudan azat olan gözlerimiz ile, Çocukluğun baharı bugünün bahçesi olsun diye… Neden yetişemedi saksıdaki güller? Kalbimde ötüyor bak serçeler… Hani korku bir zehirdi, eritirdi sesimizi, tenimizi… Biz ne ara korkunun ete kemiğe saklandığı ruhlar olduk? Korkunun alevleri diri tutun kendinizi! Bir zambak var yanımda, kökleri avuç içimde, Yeşermek istiyor, zifiri karanlıkta aydınlık bir gelecek gibi… Siz yanın ey korkunun tuhaf elleri! Ama yakmayın bu masum zambak güzelleri… Mümkün mü sessiz bir çocuğun seni üzmesi? Buğulu gözleri bak alev sanki! Mendili var cebinde, ve üzerinde uzun beyaz bir elbise. Tanıyorum ama seni, korkunun girdabına müptela bir müptedi… Ama ben sana ve bana hiç söz geçiremedim ki… ZEYNEP SENA DOĞANTEKİN |