AYNI ŞEHİRDEŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Susarak bekleyen teselli aşığına..
Durmuş bir saat
Kıpırtısız yeşil çimenler Akmaktan vazgeçen gözyaşları Bulutların himayesinde soğuyan kahveyi Suskunluğun ateşinde harmanlıyordu Yüreğinde kırağılaşan kimseler Önce sevgi yumağı bilinip hırka diye örülürken Çürüyen ipler ilmeklerden söküldü birer birer Ve şimdi cezvenin kulpunu soğutan bir halde Gecenin ayazında yalnızca dans ederler. Henüz yeni doğan bir bebeğin kokusu kadar taze Anlatamadığı, unutamadığı , acıları, Seyrediyordu biriktikçe küf kokan hatıraları Kırışık teninin çukurlarında saklı döktüğü gözyaşları. Susuyordu benliğini karartan duvarlara Sustukça parlıyordu gizem dolu bakışları Gözlerini aralayıp baktığında titriyor satırları Titriyor yalnızlığın bedelini öderken ağaran saçları Titriyor hüznün yükünde beli bükülen umutları Özlemin hıçkırıkları ile bezeli virgülü noktası … Huzuru anımsatan yeni yıkanmış çamaşır kokuları Dağıtıyor başında tüten ayrılık ateşinin dumanını İzliyor kendinden yavaşça uzaklaşan bulutları Merak ediyor yol alırken dinlendikleri durakları Sabrın merhemi ile Onarmayı düşlerken kırılan kanatlarını Hayallerinin önündeki paslı demire Konuyor sakince sarı kır güvercini Selam getirmiş gibi izliyor gözlerinin en içini.. ZEYNEP SENA DOĞANTEKİN. |