Gidiyorum
Bu son gidişim olacak biliyorum. Arkamda bırakacağım hiçbir şeyi toplamaya niyet etmeden gidiyorum. Çünkü hepsi dağınık kalmayı hak ediyor. Nasıl hiçbiri benim dağıldığımı, umursamadıysa, bende artık onları umursamadan güle oynaya çekip gidiyorum.
Evet şimdi canım biraz sıkkın ama merak etme, onun da düğümünü çözdüm, özgür bırakıp da gidiyorum. Eskiden aklımı kaybetmek pahasına üstün bir çaba göstererek; günler, aylar hatta yıllarca didinirdim ama şimdi hiç de umursamıyorum. Bir daha geri dönmemek üzere tezkeremi aldım, başım dik alnım pak, kınalı er gibi boylu poslu gidiyorum. Evet evet gidiyorum... Ben benden olmayanlardan gidiyorum ama belki de ilk kez, ben bana dönmek için emin adımlarla kendime hasretle gidiyorum. Tamir etmekten, tahammül etmekten vazgeçerek gidiyorum. Sabrın dibini kazıdığım tüm gereksiz anlardan gidiyorum. Sadece bu da değil, ilk kez umursamadan, her şeyi sağa sola savura savura, tozu dumana kata kata keyifle gidiyorum. Şu dünyaya kazığını çakmış insanoğlundan, biletimi ön sıradan alıp, keyfim ve kahyasıyla birlikte hevesle uzaklaşarak gidiyorum. Kavgadan, gürültüden, adaletsizliği marifet sayan kirli egolardan güle oynaya dokuz sekizlik makamla oynaya oynaya gidiyorum. Yüreği karanlığı seven insanların içindeki küçücük ışığa tutunmaktan kendimi men edip de, aslanlar gibi kükreye kükreye gidiyorum. Yalanlara mazeret bulup, bin bir şahit tutarak af makamına ite kaka çıkmaya çalışanlardan, tası tarağı toplayıp da şevkle gidiyorum. Mış gibi, muş gibi yapan, hormonlu olup organikmiş gibi yapan, atmosfere zehirli bencillik püskürtüp, oksijen alıp karbondioksit saçan herkesten, saniyede üç yüz bin kilometre ışık hızıyla uzaklaşarak gidiyorum. Evet gidiyorum. İlmek ilmek işlediğim hayatı umursamadan dağıtan, dağıtmakla kalmayıp gururla büyüttüğü karakterindeki ölümcül bakterileri ortaya saçan ve her birinin nasıl can çekiştirdiğini görmek için oturup zevkle seyre dalanları, iyilik dezenfektanıyla baş başa bırakıp da efeler gibi kanatlanarak gidiyorum. Yazdığı senaryoyu bin bir maskeyle sergileyen, karakterini bukalemun gibi durmadan değiştiren, günahsızmış gibi bir de mağdur rolüne bürünen herkesin hayatından, varlığımı çalı süpürgesiyle silip süpürüp de, gayet mutlu adımlarla gidiyorum. Dünya malına yapışıp böbürlenen, eline iğne batsa kırk gün durmadan böğüren, kendinden başka hiç kimseyi gözü görmeyenleri, çok dedikleri azlarıyla baş başa bırakıp, efil efil esen rüzgara kendimi bırakıp da özgürce çekip gidiyorum. Evet gidiyorum. Sevmeyi bilmeyen, değeri parayla ölçen, üstünü ihanetle sıvayıp örten, bir de gevrek gevrek gülerek kendini haklı zanneden, fazla geldiğim tüm kirli zihniyetlerden ardıma bakmadan paşalar gibi gidiyorum. Siz de benden gidin Allah aşkına! Gerçi ben gittikten sonra, siz bende kalsanız artık ne fayda. Haydi, ben gidiyorum. Hoş kalmamanızı dileyerek, kirli benliğinizle sizi baş başa bırakıp, hiç umurumda olmadan koşa koşa gidiyorum. |