Sen Giderken
Sen giderken suskunluğa mahkum oldum koca bir şehrin tenha sokaklarında aradım yokluğunu adeta terkedilmiş bir bedenin içinde esir oldum amansız bir ürperti geldi içimin derinliklerine. Yeniden derken kapkararırdı ruhumun köşesi. Sen gittiğinde anladım, mahkum oluşumu. Demir parmaklıklar ardında kalmış gibi yapayalnız ve aciz. Başka yolu yok değil mi bu vazgeçişlerimizin ya da derin anlamlar yüklediğimiz ona mı. Onsuzluk, belki çocukken tren yolunda koşuşturduğum boş hayalden farksızdı. Yitip gitmiş, uçmuş, bulutların arasında kaybolmuş gibi bir şey. Dalıyorum enginlere sır vermiyorum kimseye içimde yaşıyorum. Yaşamak omuzlara yüklenen koca bir yüktür aslında. Bir kaçış var mıdır desem. Desem ki unutmuşsun onsuzluğu bir kağıt ve kalem ne kadar anlatmaya yeter ki onu gece gündüz demeden. Gündüzden çok geceye yazıyorum hatıraları ve ondan gelenleri bir ay kadar yakın yüreğimde. Bir güneş kadar yakıyor her tarafımı. Susuyorum sadece oysa susmak gözlerindeki bir ışığa yeter, ve susuyorum herşeye rağmen gelmeyeceğini bile bile. Hayal kuruyorum köşe başında duvarlara anlatıyorum en derin isteklerimi. Yerimde sayıklıyorum bir tek yol bile katetmeden. Hayal belki de hayalsiz oluşum. Hayal ve hayaliden farksız....
"HAYALİ" |