Kartalın AsâletiBir Cemil vardı, gerçeğin sönmez meşâlesi, Bereketti Türkâna, üstâdın ihâlesi. Nerdesin êy Meriç, hakîkatin kahramânı, Fevkin üstünde sundun, bize geniş zamânı… Devrân şâhittir, gerçekle yoğurdu hamuru, Gerçeğe sadâkatle ihyâ etti çamuru. Nerdesin êy Meriç, tâ ötelerden seslenen, Rızâ-i Hakk için, yalın gerçekten beslenen... Üstâdın na’râsı el-hâk senfoni tadında, Safı gâyet âşikâr, hakîkat kanadında. Nerdesin êy Meriç, yoz tutmuş çağın vicdânı, Hakîkate sadâkatle taçlandırdın ânı… O Cemîl ki, gerçeğin kendinedir vefâsı, Rabbimden niyâzımdır, kevser olsun cefâsı. Nerdesin êy Meriç, düşüncenin gökkuşağı, Gerçeği fikirle yoğuran hakkın uşağı… Kıymet biçilmez, mütecessis fikir sultânı, Tek derdi çer-çöpten temizlemekti bustânı. Nerdesin êy Meriç, vefâlıydın hakîkate, Zerre olsun leke sürmedin liyâkate… Evet O üstâd, gölge düşürmedi gerçeğe, Kartalın asâleti bürünmüştü serçeye! Beri gel êy Meriç, hira dağının çocuğu, Giyecek adam arıyor, gerçeğin gocuğu!.. DeRûNî |