Meğer Bilememişim
Meğer bilememişim,
Fütursuzca çalan siren seslerinin ardında Veda telkinlerinin bir mısra olup Boncuk boncuk kağıdıma döküldüğünü... Meğer anlayamaşım, Amansızca geçen şubatların sonunda Dizelerimin bir kör düğüm olup Boğazımdan damla damla süzüldüğünü... Ne yazıktır ki görememişim, Apansız gecelerin ortasında Dolunayların bile çaresiz kalıp Hüzünlü bir karanlığa büründüğünü... Ne yazıktır ki anlayamamışım Bu şehirde bir ayrılık melteminin estiğini, Meğer bilememişim Bu şehirden uzak diyarlara gitsen de İçindeki bir ukdenin seni bitirdiğini... Meğer düşünememişim, Sabırsızca çalkalanan denizlerin kıyısında Kirpi duvarların bir feryat olup Gizli gizli endamımı çürüttüğünü... Meğer fark edememişim, Kayıtsızca batan güneşin ufuklarında Mahmur bir bestenin peyda olup Sessiz sedasız bir yıldızı söndürdüğünü... Ne yazıktır ki unutamamışım, Pervasız adımlarımı bıraktığım kaldırımlarda Ayak izlerimin göz yaşlarıyla yıkanıp Şu canım denizin serin sularında öldüğünü... Ne yazıktır ki anlayamamışım Bu şehirde yarım hikayelerin kaldığını, Meğer bilememişim Bu şehirde hikayeleri tamamlasan da Bir gece yarısı sayfaların ateşe atıldığını... |