gizli öznem..hiç öpmediğim avuç içlerinden tanırım sırtında ışıkları yanan o şehri ki yüreğinin derinlerine kök salan kıvılcım damarlarına yürüyen bir damla şimdi.. hani şimdi sırılsıklam ıslanıyorsun. ne kadar yazmaya çalışsanda bir boşluk ki derin bir boşluk ki ellerin her daim bilinmeyenin peşindedir sorguları yüreğimin.. ve ben, ten/in kadar yumuşak, mavi sarmaşık aralığı kurdela bağlıyorum saçlarının kırıklarına. tam gittim dediğinde, sus bir nota daha çalmak istiyorum omuzlarında yani İstiyorum kızamık gibi bulaşmak sana bulaşsam sana... iliklemeden önümü. sobelenmeden çocuklar.. yüreğime düşüyor g-özlerin gözlerin ki nefesimi kesecek sandığım bir rüzgar... bu karların hiç erimediği dorukların rüzgarları. kirpik uçlarından cemreler düşüyor o bilindik en eski yaraya İmla hatalarımdan seken taşların sesleri bulaşıyor önce kulağına şiirine sonra şehirlerine hiç gitmediğim... inanmazsın tersinden okuyorum artık seni eksik/yarım ve azalmış yokluğunda. daha pek çok sıfat yazabilirdim lakin zamirlerim küskün sana gizli öznemsin benim maharetli parmak uçlarından düşen kelimelerinin verdiği şekil dilimin ucunda şimdi emiyorum dudAKlarımı kapayarak.. m. b. |