Başı kesilmiş uyandığım her sabahAdil değildi savaş, Gün ışımayı unutmuştu yavaş, yavaş, Zaman yatakların içinden fışkıran Promete insandı, İncir ve zeytin borcum ne ise Hazırdım ödemeye, Çoktan dudaklarımın arasında Son fasıldı dualar. Hüzün misafirmiş Derviş yüreklerde Nefrete dair kuruyan terdi Öykülerimin kahramanı, İlkel bir çağ demleniyordu Gözkapaklarımızın üstünde Koparma saçlarımı Kaybolan çocukların gülüşlerinden. Her zaman hazırım Tozlu akşamları karşılamaya, Bir kuşun ötüşünden Kar tanelerinin düşüşünden Başlar yalnızlığım, Ateşe bıraktığım kelebek kanatlarımla Yürümüşüm uçurum üstüne, Adil olmayan bir savaştı Göklerde uğultusu dolaşan çığlıklar, Üstelik tanıdık bir yüz Üstelik yenilgimin tasası Başı kesilmiş uyandığım her sabah. Ölmeden önce sonsuzluğu yaşamak, Örgütlenmek düşlerde. Kâinat iflas ederken kıyamet gününe. Kendime bıraktığım hayranlık Cüretimdi totemlere. Militan ruhların sıkılganlığında, Sükûtun bekçisi olmak değildi görevimiz, Bir akrep yuvasını basmak, Bir yılanı deliğine sokmak, Türkçe harflerden serenat yapmak Kayıp kentin çocuklarına. Yada çekip gitmek dağlara, Hüzün ateşini yakarak ayrılıklara, Gün batımı suskunluğunu bozup Yusuf’un kuyusunda Büyücünün yadına mahrem düşüp en kutsal mihrapta. Yemin olsun, Gurbeti selvi gölgelerinden toplayıp yastık altlarına, Gökyüzü alnımızın derinliğinde kaybolduğunda, Kaçacak delik aradığında kekremiş bir ürperti koltuk altlarımızdan, Yumuşak bir mavi ıslanır dudaklarımda duvarı öperken usulcacık, Yüreğimi tırmıklayan kan daha kederli oğuz soyundan, Barut kokusuyla düşerim bir Şeyh Şamil sabahına Akşamlar kükürt kokusundan uzanır sonsuzluğa Yinede beklerim bir mahkûm sessizliğinde ahi evren uyanmayı, Çöllere taşırım umudumu Cebrail kanatlarında İsa’ya Meryem olur düşlerim. Mahşere kalsın bahtiyarlık, Ben tabutlarımla geçmeye hazırlanıyorum sıratı. Çırpınıp bir gülün gamzesinde kalbimin kıyametinde. |
çok güzeldi şiir,anlamlıydı.
yüreğiniz hiç susmasın...