O Cam
Soğuk ranzadayım
Henüz ezber etmemiş ayaklarım avluyu Yok mahpusluk günlerimden değil bunlar Yatılı okul dedikleri yurt dedikleri bir yerlerdeyim Yaşım yedi ya da on yedi İkisinde de başlamamış mıydı birer serüven? Gece uğultularında geçiyor adım Çamaşır odasında biraz rutubet Biraz yalnızlık Biraz da herkesin seninden birikiyor Herkesin seni ayrı, başka Kimi senler gemilerin ardından el sallıyor Kimi senler kitap ayraçlarına benziyor Bazı senlerin adı bile yok Birinin seni bir genel evde çalışırmış Daha yirmi yedisindeymiş Sorulmasa konuşmaz, Susulmasa duyulmazmış Kahvaltı tam altı buçuktaymış İki sokak ötedeymiş otobüs durağı Resimli kartların arkasına yazılar yazmalıymış burada Ağlamaklı ise şarkılar, Biri gelip radyoyu kurcalarmış Addettenmiş pirinç pilavından kurt çıkması Hayal kurmak addettenmiş Kağıt oynamayı öğrenmek Tütüne alışmak Sövmek gerekirmiş anlaşılabilmek için Pazar akşamları Ah o pazar akşamları Evden dönenlerin yanlarında getirdikleri saçılırmış ortaya Peynirli patatesli sade cümleler kurulurmuş Benim de bir senim vardı çamaşır odasında biriktirdiğim Unutmuştum ne güzel unutmadığımı Sonra bir sözcük damladı bir kalemden Sonra yatıllı okula yurda takıldı aklım Yazdım işte sonra Ağlamaklıydı şarkı Biri gelip radyoyu kurcaladı Pazar akşamıydı, Kimse dönmedi evden O camda beklemek Boşunaydı... |
Vazgeç aklım rutubetli duvarın döküntülerı olmaktan,
Şimdilerimi zamanı gelmeden ne dün yapabilirim ne de yarın,
Daha var, demekten yorulduğum hayalim,
Sen de bu yolun duvarısın,
Ya da çıkmaz sokağı,
Dost diye tuttuğum dört duvar odam,
Yanımdakilerse yakındaki uzaklarım,
Vazgeç dost aramaktan yüreğim,
Burda tek dostun var,
O da volta atarken mapus misali,
Sadece elindeki ezberlik not kağıtları...