Yüzümün aynası kırıldıUtandırıyor sular, toprak altı serinlik alışılabilir karanlıktan yükselen süryani ağıt yıldızlar ışıksız bunca taş göm gök nasıl boyna asılabilsin yitik durmayı unutan atın gözü seyreltti dudağın ırmağını çağlayan izlerini çağların sildi hız görünmez oldu masalın sündüzü efsunun parmak izi hasat edildiği suranın o ki çürüdü sular, tutuldu yol aroması kavruldu dilimizin isli yanağını öp alınlığı terli atların tuz serpip içeceğiz mukaddes şarabını ~ |
Ne çiçekler ne ağaçlar ne kelebekler ne gökyüzü ne de yıldızlar hiç hir şey ifade etmiyor artık bizim için....
Çünkü doymak bilmez arzularımızın tatminiyle meşgulüz....
Ve bir hınçla katlediyoruz hem kendimizi hem de doğayı....