Mücevher KutusuŞiirin hikayesini görmek için tıklayın bir dağdan kopuş
nar dağıldı ve her tanesi boynunu bir tur dönüp seni yerine yerleştirdi orada, kayırılmış tenhalığın mahyası dokunulduğunda uzayan geceler birbirine ilikli körkütük anlamlar eşiğinde belli belirsiz narcissus ve onun ipekten adımları hilebaz parmakları tanrının, buhurdan ayinler içinde mürden geçitler kuruyordu imlası sökük bildiğim ben yoktu hiç. yoktan yiyiydi belki bir tabure çekip altına topuklarına kadar serdengeçmiş köpükler boşluğun köpükleri şurasına kadar dolmuş göğün göğsümüze boşanıyor cevher, kutuda mücevher işliyordu geçmişin boncuklarını toz silker gibi ıslanan ve her zerresini -kuşkusuz korkularla yumuşatıp yalayan kadınlar vardı yönü değişmez su yataklarında ilahilerin yükseldiği ah ile benzi solmuş bir bahar düşünde düş gören tutsaklar vardı gürzde, depremde hiç bilemeyeceği dillerde kara kaş altındaki çipil gözlerde iniltiydiler ey kırılmış yol denince yola eğilmiş taze dal, taşmış sular içinde avutulmuş çocuklar vardı varıldı eşmesini arayan nehirlerin gözesine avuçlarında balından çatlamış nar duruyordu düşünce toprağına bilirdi, bu topraklar gebe duruldu kalemi bulmuş oraya gömülmüştü gözesi kumla kaplı suya üflenmiş de parlamış hacerin bir telaş, kalem kırıp daldan ekmişti nar dağıldı ve her tanesi boynunu bir tur dönüp seni yerine yerleştirdi ~ |
Denizi
arşınlayan karınca
filizi taneye dönüştüren umudu nar eden sihri sırtında gezgindi
Ne güzeldin şiir
herseyden hiçe hiçten mucizeye dökülen
Tebrikler sevgiler