Rezil Uyku - 1717- derkene Akyoldan bi toz peydah oldu, mefrat; emme öyle böyle deği(l), acabına ola kim(i) ki, baya daraldım. “biri hasda da; tokdura mı götürüyolar” öyle olsa bu sahattda köyde tomafil ne arar marakdan ova yoluna do(ğ)ru çalıların üsdünden atlayalak enmeye başladım okarda Allah var aklıma bek eyi bişi ğelmedi, dermanım kesildi, soluğum daşdı har solukda ova yoluna endim mardım derkene taha da efdiklenmeye ğalmadı, nayet fehmettim ki bi(r) tatar arabası, adını anmayan, kimin olduğu da; belli, günahım gadak sevmediğim bi serseri çalı dakmış sürütdürüyo atarabasına ulen dedim kendi kendime, “aşıtta hu zengin dölünün öğüne ğeçeyin” soluğum daraldı, canım sıkıldı Allah var ya goya de(y)zeolu! Bizikine “ayna dutası”ymış “düğür yollaycamış”, hunun öğüne geçeyin hurda dalını buda(ğı)nı eğşeyeyin yermin-yememin goya hısım-akraba olcaklar da hinci ben de(y)zem denen şerefsize ne deyeyin zatinden oldu-bitti hor görüller bizi esginki ğibi hatır-gönül galmamış.. anam dutdurtdu ille araba da araba valla adama zorunan araba aldırcaklar iyi de hinci ben tatar arabasını neydeyin durduk yerde bi de neye gatır besleyeyin .. şükür bizim de halımız vahtımız eyi ga(y)ri esginki ğibi ele ortakçılığ edeceğimize goyun dutduk üş beş de katıncımız var, emme hepiciği gariben taflikesi mayile coluk-çocuk elbirlik işimiz, gaydımız öğümüzde şükür kimselere mu(h)taş değiliz emme; gene de arada dezem böyüğ olunşa; anam ona ğarşı dutuk “üsdümde eme(ği) var” “köprü ossa üsdünden geşmen” derdi de(y)zemin de bek umurunda sanki . dutup yakasına yapışsam şerefsizin “günüleyo”n sanıllar, herkeş ona arka çıkar eminin ele-ğüne ğarşı erezil olmakişden deği(l) dosdumuz varısa da düşmanımız da var malamat olmanın gere(ği) yok dokuz adımı ona çıkarıllar işin iş yüzünü el-gün ne(rden) bili(r).. adıysa da havaslığımı bilmeyen mi var? .. bi agası! o da hincilik bilmese yeter de artar neye dersen? herif köyde(ği) en birinci e(h)pabım maazallah adamın zeynine bi kılçık gaçar kılı kırk yarar “ayıtla bulgurun daşını” bi taha oralardan geçemen, arlanırın ırafık vukukumuz var şahsıma (a)yıt gayınço; “saz” mı dedi gucaklayon eletiyon kekik toplayon, “ırafık buyur” deyon keklik yumurtası buluyon peynir gülü de(v)şiriyon, falan yerde “gazma sapı” bellikleyon tarif ediyon zavallı bek seviniyo ga(y)ri ertesi ğün geldi miydi beni orda hazır buluyo bi muhabbet dutduruyo.. değme keyfimize çıkı(n)ları açıyoz öğümüze onda ommaç oluyoru ben de peynir “dığan çöre(ği)” . olmadı o ğece “goyun gayıp garışmış” deyon yekdepden, seğidiyon varıyon gene böyle bi ğış günü “Yeğe” bi tefasında benden gaçayın derkene garışdı onnarın goyun beliğinin içine “şükür” dedim, “bin şükür” ondan keyri “yeğe ireyhinde hür” has-öz ellemedim ben de bireşdene seğittim mardım yavıklım gile habarları bile yok Şaban Emmi ğilin “Mırı Şaban Emmilerin Yeğe gayıp” deye sanki bana neyise.. emme “şükür” işdehe bi iş olcağ oldumuydu valla her şey mahana. . ağıllarında az mı aradım o “Deli Şişeği” şükür emrine; o “Deli Şişek” az gahrımı çekmedi hele bi de gandili yavıklım dutmayo mu gandilin şavkında benim ırafık “Deli Şişeğe” bakıyoru umurumda deği(l) buluyoru gapıya eletiyoru ben “gandilin şavkında” yavıklımın endamına, saşlarına, yanağına gözlerine.. o benden yanna bitecik bile bakmasa da hele o böbek halları, masım iri goyun gözleri i(n)sanın aklından çıkar mı, gören başga şey düşler mi hey anam heeyy ne coşardım, ne goşardım . “Yeğe”yi her gün hususi onnarın beliğine seçerdim, sonura da bilmezeye onnara aramaya ğederdim ağşama-zabaha gadak “bu son” “benimki bi nevi “şeytannık” bi taha etmeyen, ayıp ediyon” “yakalanısam bi taha göremen asla gedemen” desem de ağşamı zor ediyon hele bi de “kekik gaynatdık” “işmeden salman” file dediler mi bayram ediyon . nayeti körün isdediği “bi ğöz” Allah vermiş iki ğöz “garacücen” hiş bu fırsantı deper mi, başga bişiy ossa neyse de i(n)san yavıklısını nası(l) deperr ee Alla(hı)n emri üş gaşşık şeker. birinde belki unutdu belki belki de fe(h)metmedi de yenitten bi taha gatdı garacücen ganatlandı uşdu ğetdi vardı . |