Dünyayla konuşuyorumgün olur karışır rüzgarlara bir ses ölür tozları kaldırımların kendimden öte fırtınaya yaprak uzatır şu soğuk sokaklar gözlerini ararım çocukların bir damla suda çocuklar ki tahta at’larda doludizgin O bakırlı tası O saksıyı bırak ellerime Anne! soluğumun çıkrığında gül ilmeği yaşam ve ürpermeyle kopan uykuların gecesinde ağarmış kır’lar mor saatlerin ağzına vurmuş dünya/ dünyayla konuşuyorum yolma saçlarını karanlığın ışığını bozmadan mum’un indir perdeyi Anne! gölgelere haşr olmuş toprağın benzinde yığınca parçalar kızarmış yokluğu evlerin aydınlatırsam bir düşü alnından sana yıldız kervanlarından renkler getireceğim bir alametin gözyaşından ölümden de öteye üşümeyecek sükutun uçurumları kanatlarımda narince kuşlar Sus İncitme günlerimizi içlenen sessizliğe ... |
Çok saygımla Şairim.