Suya düşmüş hayallerimin Beynimde bıraktığı ıslaklıkla Seni unutmayı becerebilseydim, İstanbul’u daha çok severdim. Unutamadığımdan seni Ve sevemediğimden şehrini Bağışla beni...
Mukaddes kuytuda düşlerim Yokluğun dururken bende Zamanla gelişleri unutup Hep gidişlerde yitendin...
Ne sevdanın resmi ne de ayrılık çizilir Ön sevişmesi olmayan yastıklara.. Kar daim olacak sevgili, Duracak da bir an Olur da aşka benzetip Kanmayalım biz o zaman...
Yağmura veda uykuya rüya Üç beş sarhoşluğunda son tangoya da elveda.. Kanmayın mavisine, asıl olan Aşka bahşedilmiş mat kara..
Al işte sonbahar; Ruhumun duldasında düş kırıkları Kaçıncı olduğunun ne önemi var Aşk gibi...
Şimdi yağmur yağıyor Aylardan eylül Elin elimde olmasa da, N’olur sen gül.. Sokaklar küs, kaldırımlar ıssız Ben yalnız ve sensiz...
Unutamamak; Zanlı zihnim Faili ben Meçhûlü sen...!
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yağmura Veda Uykuya Rüya şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Yağmura Veda Uykuya Rüya şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Sadece kendimi var ediyorum hayatında o iki kelimeyle, hayatına giren ne kadar kadın varsa hepsinin siluetini soluklaştırıveriyorum ve sadece bir gölge gibi kalıyorlar, böylece sadece ben oluyorum içinde. Hayatında sana dair ne varsa, hayatına dahil ne varsa sadece ben dahil oluyorum herşeye.
Öptüğün bütün kadınlar yok oluveriyor bir anda, elinin değdiği ne kadar kadın varsa silikleşiyor hafızamndan, sarıldığın, elini beline doladığın kaç kadın varsa unutuveriyorum. Her şey söylediğin o iki kelimeyle oluyor işte; öptüğün, sarıldığın, dokunduğun, SEVDİĞİN sadece BEN oluyorum.
'Hayatının Kadını' Ben... İşte o benim. Sadece SENveBEN oluyoruz böylece. Aramızdan, biz birbirimize gelene kadar kaç kadın (!) kaç adam geçtiyse hepsi siliniveriyor hafızamdan. Ve benim diyorum, ben varım sadece. Bir hayatı(n) var ve onun sahibi benim. Nasıl ki benim hayatım sen'sen o iki kelimeyi söylediğinde bende kendimi öyle özel hissediyorum işte.
O yüzden en çok 'Hayatımın Kadını' deyişlerini seviyorum, o yüzden 'Hayatımın Kadını' dediğinde yüzümde oluşan tebessüm ve o yüzden en çok 'Hayatımın Kadını' geçen mesajlarını tekrar tekrar okumam.
Bir 'Minik Serçen' olmayı seviyorum, bir de 'Hayatının Kadını' olmayı. Çünkü SenBenim hayatımın ta kendisisin.
Ve ben en çok ' Hayatımın Kadını ' deyişlerini seviyorum.
Çünkü o zaman bize ait olmayan her şey yok oluyor ve sadece BİZ oluyoruz hayatta...
VE SEVMEK SEVMEKSE
azizsin sen ve bu yüzden oğlum kadar,kızım kadar annem ve babam kadar sevdim seni......BÖYLE BİR SEVMEKTİR.
Bir istanbul masalıdır yaşananlar taki yalnızlık dört duvar, aşk birkaç cümlelik keşkelere sığdırılana değin...
İşte o zaman kırılmalar başlar, yeryüzü siz olursunuz, depremler hep yaralar...
Adı İstanbul olsun olmasın unutmamak lazım, aşka herkese iyi gelmez. Sonrası hep aşk sarhoşu düşlerin suçudur, karşı durulmaz yalnızlığa... Yaşayanlar anlatır, martılar şahittir. Onlar da gider...
Sevgiler, saygılar... Başarı dileklerimle Cemrece...
Suya düşmüş hayallerimin Beynimde bıraktığı ıslaklıkla Seni unutmayı becerebilseydim, İstanbul’u daha çok severdim. Unutamadığımdan seni Ve sevemediğimden şehrini Bağışla beni...
Mukaddes kuytuda düşlerim Yokluğun dururken bende Zamanla gelişleri unutup Hep gidişlerde yitendin...
Ne sevdanın resmi ne de ayrılık çizilir Ön sevişmesi olmayan yastıklara.. Kar daim olacak sevgili, Duracak da bir an Olur da aşka benzetip Kanmayalım biz o zaman...
Yağmura veda uykuya rüya Üç beş sarhoşluğunda son tangoya da elveda.. Kanmayın mavisine, asıl olan Aşka bahşedilmiş mat kara..
Al işte sonbahar; Ruhumun duldasında düş kırıkları Kaçıncı olduğunun ne önemi var Aşk gibi...
Şimdi yağmur yağıyor Aylardan eylül Elin elimde olmasa da, N’olur sen gül.. Sokaklar küs, kaldırımlar ıssız Ben yalnız ve sensiz...
Unutamamak; Zanlı zihnim Faili ben Meçhûlü sen...!
kutluyorum kaleminizi ve yüreğinizi muhteşem bir çalışma kaleminiz daim hayatınız şiir tadında olsun sevgili şairim sevgi ve saygılarımla
Şimdi yağmur yağıyor Aylardan eylül Elin elimde olmasa da, N’olur sen gül.. Sokaklar küs, kaldırımlar ıssız Ben yalnız ve sensiz... .......................................... okumasam üzülürdüm yüregine saglık saygılar
ve işte sonbahar ... dökülen yapraklar misali ruhundan ve canından tek tek kopan yitip giden duygular gibi ve birde üstüne yağan yağmurlarla kaybolup giden bir aşk..
finali güzel yazmıŞSın.zaten onu unutsak istanbulu çok severdik.unutamadığımız için mevsime mevsim eklemektan başka gücümüzün yeteceği şey yok.seni okumak güzelmiş.
hangi ok vursun ayrılığı hangi renk çizsin gözyaşımı hangi kar örtsün bilmem kaçışını. daha dün gibi dün gibi dün dün dün içimi yakan sevdan. daha dün gibibdün gibi dün dün şimdi dört yanımı saran
Bâzı şiirlerin şiir tekniği, imgelemeleri, ifade biçimi çok başarılıdır ama, ses ve akıcılık aynı oranda başarılı olmayabiliyorken, vurgu ve etkileyilicilik vasat, hatta vasat altı olabiliyor.Özellikle serbest şiirlerin adının serbest oluşu sanki her hâliyle serbest olacakmış gibi bir izlenim bırakıyor. Bu şiiri bir çok yönden " daha iyi " olabilmesi adına eleştirebiliriz. Bütün şiirlerin eleştirilebilir olması bâbından. Ama sesi, akıcılığı ve bütünlüğü adına çok başarılı bulduğumu söylemeliyim. Bu kaleme serbest şiir yakışıyor. Teşekkürler..
Şimdi yağmur yağıyor Aylardan eylül Elin elimde olmasa da, N’olur sen gül.. ================== Eylüller Hazan geçer Hüzün mevsinin başlangıcıdır.. Tebrikler .. Yüreğinize sağlık.. Kutlarım..
Şiirdeki iki noktaya dikkat çekmek istiyorum: Bunlardan birincisi giriş bölümündeki ilk iki dizenin düz yazı akıcılığında olması ve şiirselliği tam olarak yansıtamaması. Dikkat edilirse ‘Seni unutmayı becerebilseydim’ ile ‘İstanbul’u daha çok severdim’ dizeleri arasındaki ulama olabildiğince güçlü ve bence şiirin girişini ayakta tutup ‘Unutamadığımdan seni / Ve sevemediğimden şehrini’ dizeleri ile şiirsellik son raddeye çıkmış durumda. Ve hemen ardından ‘Bağışla beni…’ dizesi ile naif bir kırılganlık bölüm sonuna yerleştirilip giriş var ediliyor.
Bir sonraki nokta ise ikinci bölümün ilk üç dizesinde yakalanamayan anlamsal bağ ile birlikte meydana gelen karmaşadır düşüncesindeyim. Kurgunun bütününü göz önünde bulundurarak aradaki bağları var etmeye çalışsa da okur Şairce’yi bilemeyeceği için yarım kalıyor şiirin ikinci bölümü okurda. Ancak ilk bölümde de olduğu gibi ikinci bölümün son dizesindeki ‘yiten kişiydin’ kullanımı yerine ‘yitendin’ sözcüğü ile şiire can alıcı bir noktada akıcılık ve anlamsal tokluk sağlayan ‘adlaştırma’ çalışması oldukça yerinde bir tercih olarak şiirde hayat buluyor.
‘Duracak da bir an Olur da aşka benzetip Kanmayalım biz o zaman...’
Dizelerindeki kullanılmış olan ‘an’ ve ‘zaman’ sözcükleri arasındaki ses uyumu, hem şiirde sırıtmıyor hem de şiirin ayaklarının yere daha da sağlam basmasına yardımcı oluyor.
‘Yağmura veda uykuya rüya Üç beş sarhoşluğunda son tangoya da elveda..’
Aynı şekilde ‘veda’, ‘rüya’ ve ‘elveda’ sözcükleri arasındaki uyum akıcılık ve okunuş rahatlığı sağlarken aynı zamanda da şiirselliği güçlendiriyor.
‘Kanmayın mavisine, asıl olan Aşka bahşedilmiş mat kara..’
Dizelerindeki ‘,’ (virgül) tercihi oldukça güzel bir görsel şölen sunuyor okura. Üst dize ile alt dize arasındaki bağı oluşturarak şiirdeki devamlılığı sağlıyor.
'N’olur sen gül.. Sokaklar küs, kaldırımlar ıssız'
Dizelerinin anlamı elbette bir önceki ve bir sonraki dizeler vasıtasıyla hayat bulacaktır ancak ben ‘N’olur sen gül’ seslenişindeki yakarışı sevdim en çok ve ‘Sokaklar küs’ kısmındaki zarif anlatımı.
Bütün olarak bence artı ve eksilerini dile getirdiğim Seçki almış şiirinizi tebrik ederim Sevgili cemrece.
Edebiyat Defteri şairleri gerçekten farklı. Şiire saygı var, özen var, şiiri duygu ile yoğurmak var. "Faili ben, meçhûlü sen" finali süperdi. Kutluyorum.
Her gecesi seni yaşatır bana ve her solukta senin adın. kaldırımları şahittir bana sende görürdün anlasaydın ve hey aşkımın şehri kimsesiz yalnızlığınla kucakla beni...
öldüm okurken ne diyebilirim ki...seviyorum bu yüreği ve aldım payıma;
Suya düşmüş hayallerimin Beynimde bıraktığı ıslaklıkla Seni unutmayı becerebilseydim, İstanbul’u daha çok severdim. Unutamadığımdan seni Ve sevemediğimden şehrini Bağışla beni...
Al işte sonbahar; Ruhumun duldasında düş kırıkları Kaçıncı olduğunun ne önemi var Aşk gibi..
Şimdi yağmur yağıyor Aylardan eylül Elin elimde olmasa da, N’olur sen gül.. Sokaklar küs, kaldırımlar ıssız Ben yalnız ve sensiz...
Unutamamak; Zanlı zihnim Faili ben Meçhûlü sen...!
Sevda yüreğe yerleştiğinde olumsuz bile gitse o yürekte aşk, çıkarmak istendikçe daha da yerleşen bir sevgi alışkanlıklar da var ise çok zor unutmak ve ayrılmak , ama imkansız değil sevgili Özlem güzel bir şiirdi kutluyorum, yüreğine sağlık...
... ne veda bu şehre ne de sana yaşanmışlıklarım var burada intiharlarım martı kanatlarında vıcık vıcık bir seviş kanırttığım sabahsız kaldırımlarda gidemem bu şehirden sende kaldığım gibi gidemem...
...gitmek gerekir...şehirden,sevgiliden,aşkdan,hasretten ve kendinden gitmek gerekir...
sevdikmi tüm güzellikler ve anlam gidenle birlikte gider, sanki dünya dönmez güneş doğmaz değil mi şiir dostu...Yüreğinize sağlık şiirle kalın, şiirce yaşayın...sevgilerimle..
Şiirde ara ara gelen sayıklamalar şiirin ahenkini sağlamış hem bütünlüğü korumuş hemde akıcı olmasına sebep olmuş...şehrin acısı , sessizlik,yalnızlık hepsi buluşmuş şiirde ve veda....yüreğine sağlık şair...