Kıyam/et !...sur’a üfledi kendini israfil zanneden tayfa çiçekler kan kokacak artık mezopotamya’da.../ pusuya yatmış susuyor kan içmeye susamış toprak bağrının orta yerinde saplı hançer ki gün olur sap döner devran döner akıttığı kanda boğulur şiddete meyleden beşer vakit tamam "kenan" diyor haham "barut satayım" diyor yamyam uşak iken beylik cümleler içinde eyyam ortalık toz duman baltalar bilendi kana kana kan içecek vaadedilmiş topraklar inkar etse de tanrı nicedir ondan büyük banknotlar öyle diyor yamyamlar -insan etiyle dönermiş bu çark onların izni kadarmış hem hukuk hem hak- bir de demokrasi imiş ya adı bencileyin ziyadesiyle manidar "uyy havar muhammed/ isa aşkına" kan konuşmaz amma bakın nasıl da savaş çığlığı atıyor tamtamlar ve hala istikrardan dem vuruyor beyazcamın ardındaki davarlar... tarih tekerrüre gebe doğdu doğacak ve hatta/ belki insanlık bundan böyle ok ve yaya kalacak artık bunların hepsi muğlak amma/ bildiğim tek mutlak döneklik baki kalsın diye tekerlek yine icad olacak... |