İzbe
izbe bir şehri kucaklıyor yüreğim
bu akşam rıhtımlar sessiz kalabalıklar erken çekilmiş içeriye yedi tepede yediveren gül hasreti yüzün tunç gibi doğuyor şehrimin üzerine telaşını erken toplamış kentin sakinleri bir ben kalmışım tenhasında şehrin yokluğun bir sır değil artık sokaklara düşen evlerin gölgeleri yüzüme portre çiziyor hasretini bu akşam voltalar burgu kelimeler gemici düğümü boğazımda dudaklarıma vurulmuş susmalar sürgüsü çekilmiş tüm sözcükler yokluğunu yamalıyor içime genzime tuzlu su kaçıyor kule bakışların düşerken aklıma sen gittin... bu akşam anlamsız dalgalar, limansız denizleri dövüyor yalpa bir rüzgar vira esiyor gözlerimden sıyırıp tuzlu suyu yanaklarımın çukurlarına deviriyor anlamsız bir boşlukta gözlerim kapalı dünyaya sahil bildiğim sahil değil insan yüzemiyor gözyaşında |