ZAMANA, MÜŞKÜLE İNAT
Bir sonbahar yelinin mateminde akıyor hayat
İçinde ilkbaharın geçse de adı sürmez hüküm Her geriye dönüp baktıkça takılıyorum o dünlere İleriye kurgulamak ne de zormuş doğan günü Bütün bu savruluşu ta derinden hisseden Ve maziden bu güne aynı kalabilmeyi başaranları İki elin parmaklarından daha bir seyrek sayarak Sırtı güvenle bu azınlığa dayayan bir ben miyim Yoksa kuralı bozan nefsi seçimler mi çözemedim. Duruşun verdiği güç ve inatla halen alınırken yol Ne kadar da çok duydum çizgi dışındakilere salatı Ya onlar bakamadı fıtratın çağrısına öyle bir geniş Yahut bizim bakışımızdaydı fark ve ruha da değiş. Planlar çoktan yaşandı ve bitti yine, doluyor petek Her nefesin sindire sindire hakkını da vermek gerek Ne yazıkk ki buna mani nedenler de çıkar ansızın Hiç olmazsa bir iz bırakmalı ki ana, yarınlar ışısın. Bugün hoş gelmeyen şeyleri de yaşamak var içinde Oldukça keyifli ve bitmesin denen de tecrübelerle İster yürü, ister deryada al yolu bilinmezliklerin ufkuna, Öyle bir işleki samimiyetinle gecelere, sarsın korkuyu Feyz verici muhabbetle insana dokun, yakala onu Açılır kapıları ümitlerin, yürünen bu yol Hak yolu. Yüreklerde, anılarda, kulak çınlaması kıvamında olsun Akla değen, yol gösteren, hoş sözünle, duruşunla Tüketirken ömür nakdini, bir ise kifayet etmez Sayısı sayılmayacak denli büyükçe ve nazikane Renk kat, ışık kat, bilgi, tecrübe, moral kat Çirkinliği, kini, ölüm sessizliğine yatkın zihni yık Erdemin türküsünü seslensin varlığınla özden ver İnsan olmanın şuuruyla titresin alabildiğince yer… Oğuzhan KÜLTE |