GÜL DE AĞLAR
Harelerinden ne kadar kaçılır bu yolun
Bitmez ki sürükleniş, kiminde öze de zarar Açmayasın kabuk tutmuş yaraları, olur sonun Bağlanmak kabilinden o, istiyor ince bir ayar. Bülbül ister elbette bir bağda biteviye ötüşmek Destursuz girilen bağın sahibi vermez ki ikrar Neye yarar bin bir çile içinde ölümüne didişmek Kırılır da gönlün teli, böylesi sevgiler hep zarar. Ne omuzlar dik durabilir duyduğunda acı sözü Ne de gözde pırıltı kalır, söner elbet ateşi, közü Vur kendini ki ıssızlığın dibine dibine, sana budur yâr Bir sevda ki tarifi imkansız, kanar biteviye kanar. Kibrine meftun olanda cennet kokmaz, tuzaktır Önceliklerin içinde yoksan, o gülüşler de yalandır Türlü hengâmelerdeki ortaklık gelse de anılardan Gülüşlerin, gülmenin öznesi güller, o dahi kanayandır. Alır aklını başından, ne zaman tanırsın ne de mekân Eklenir yıllar birbirine aynadaki yüz de yalan Bir kara yılan gibidir sevda, onsuz yaşanmaz heyecan Zehrine yoktur tabipte ilâç, sonunda olursun talan. Ne diyelim ki aciz gönle, yine de sevmeyedir rota Her şafakla doğmaklı güneş, heyecan katacak ona Belki adımız da unutulacak, iki satır yazı kalır hareli Bükülür gülün mahzunca boynu, o da bülbüle sitemli. Ağlasın saz, yansın udum, bin hevesle yaşar umudum Gerçekleri çoktan gördüm, gecelerimdir tek dostum Bir adım gelene koşmak, sırta samimice dokunmak Kısmetse bu uğurda ömrü, güle gülsün diye sunmak Hayal etmek geleceği, belki anlayana çıkacak yolum. Oğuzhan KÜLTE |