Aşkın Hüzünlü YankısıŞiirin hikayesini görmek için tıklayın ŞİİRİN ANA TEMASI
Yaşamın en yoğun duygularından biri olan aşk, kalpleri kanatlandıran bir duygudur. Ancak her ne kadar güzellikler sunsa da, aşkın hüzünlü yankısı da derinden etkileyebilir insanı. Aşkın kanatlarında süzülenler, umut dolu renkli düşler içinde uçarken adeta gökyüzünü bulurlar. Ancak zamanla bu masumiyetin yerini acılar alır ve gönül dağılır. Aşk, gül bahçesinde açan en güzel çiçek gibidir. Kokusuyla sarhoş eden, içini ısıtan bir sevda olarak yaşanır. Ancak bu güzel gülün dikenleri de vardır ve kalbimizi derinden yaralarlar. Gül bahçesindeki bu dikenler, sevginin içindeki hüznü temsil eder ve zamanla umutları solar. Geçmişte güneş yüzünü aydınlatır, yürek sevinçle dolardı. Gözlerimizdeki ışıltılar, sevgiyle dolu yaşamımızı parlatacak kadar güçlüydü. Fakat bir zaman sonra karanlık bulutlar gelir ve bu sevinçli günleri gölgelemeye başlar. Sevgiyle umut arasında gidip gelen kalp, artık yaralı ve yorgundur. Gözyaşları, hüznün ve özlem dolu anların ifadesidir. Kalp, yitirilen sevgilinin ardından sürekli ağlar ve acı bir özlem içinde boğulur. O kişi düşüncelerimizi paramparça eder, içimizde derin yaralar bırakır. Sensizlik acısı, yaşamın dehlizlerinde kaybolmamıza sebep olur. Hasretin kollarında yalnızlıkla kavruluruz ve sessizlik, içimizi soğuk rüzgarlarla doldurur. Umutsuzca gelmesini bekleriz, o kişinin gelip her şeyi düzelteceği hayalleriyle avunuruz. Fakat belki de o gelmeyecek ve en iyisi, içimizdeki yaraları iyileştirerek yolumuza devam etmektir. Bir gün geri dönmesi umuduyla beklemek, aslında içimizdeki yaraların kabuk bağlamasını beklemektir. Yaşanan acıları saracak, gözyaşlarını dinecek olan sadece beklemek değil, kendi içimizdeki gücü keşfetmektir. Gökyüzünde aşkla süzülmek, kendimize olan inancımızı kaybetmeden, sevgi dolu bir yolculuğa çıkmaktır. Belki de hayat bize başka güzellikler sunacak, sevdiğimiz kişi geri dönmese bile. Kendimize olan sevgimizi keşfedecek, içimizdeki yaraları iyileştirip yepyeni bir başlangıç yapacağız. Sevgi ve umut dolu bir geleceğe kanat çırpmak, aşkın hüzünlü yankısını unutup, kendi ayaklarımız üzerinde dimdik durmak anlamına gelir. Unutmayalım ki aşkın hüzünlü yankısı, hayatın doğal bir parçasıdır. Önemli olan, bu hüznü fırsata çevirmek, içimizdeki gücü keşfetmek ve geleceğe umutla bakmaktır. Acılarla dolu geçmişimiz, bizim güçlü ve olgunlaşmış bir şekilde yol almamız için bir adım olabilir. Bırakalım gözyaşlarımız hüznü temsil etsin, fakat bunun ardında gelen umut ışığı, bize aydınlık yarınlar vaat etsin. Hayat, sevinçlerle olduğu kadar hüznüyle de güzeldir, ve biz bu güzellikleri yaşamak için varız. HÜZÜNLÜ BİR AŞK HİKAYESİ Güneş, altın rengi ışıklarıyla günün doğuşunu müjdeleyerek yavaşça yükseliyordu gökyüzünde. Etrafı uçsuz bucaksız, yeşilliklerle dolu bir vadi kaplıyordu. Bu vadide yaşayan insanlar, aşkın ve hüznün melankolik yankılarını duyumsuyorlardı her an. Burada, genç bir kadın vardı adı Selin. Onun neşeli halleri ve iyimser bakışları, vadinin en güzel çiçeklerinden daha güzeldi. Fakat zamanla, kalbine giren acılar onu değiştirmişti. Bir zamanlar masum bir gül gibi olan aşk, dikenlerine saplanmıştı kalbine. Artık o gülen gözler, hüzünle dolmuş, neşeli şarkılar yerini derin bir sessizliğe bırakmıştı. Selin’in kalbindeki yaraları, insanlar görmüyordu. Kimi zaman arkadaşlarıyla güler, kahkahalar atardı, ama geceleri yıldızlara bakarak iç çekerdi. Gözyaşları, yüreğindeki acıyı hafifletmeye çalışıyordu. Hasret, onun en sadık yol arkadaşı olmuştu. Sevdiği birinin gelmesini, onu kucaklamasını umutla beklerdi her gün. Vadinin sakinleri, Selin’in içinde yaşadığı duygusal fırtınalardan habersizdi. Ona gülümsedikleri zaman, yüzünde hüzünlü bir ifade belirir, bu da onları düşündürürdü. Bir gün, vadiye yabancı bir adam gelmişti. Adı Kaan’dı ve gözlerinde hüzünle gizlenmiş bir umut vardı. Kaan, vadinin diğer insanları gibi değildi. İçinde aynı yankıyı taşıyan bir ruh vardı. Selin ve Kaan, bir tesadüf eseri karşılaştılar. Onların gözleri birbirlerine takılı kaldı. O an, kalplerinin aynı frekansta çarptığını hissettiler. Karşılarındakini anlamaya çalışıyor, sessiz bir anlaşma içindeydiler sanki. Günler geçtikçe, aralarındaki bağ kuvvetleniyordu. Birlikte zaman geçirmeye başladılar, birbirlerinin yaralarını sarmaya çalıştılar. Kaan, Selin’in içindeki hüznü silmeye çalışıyor, ona umut veriyordu. Selin de Kaan’ın içindeki karanlık bulutları dağıtmak için çabalıyordu. Birlikte geçirdikleri her an, yüreklerindeki acıları unutturuyor, onları geçmişin gölgesinden uzaklaştırıyordu. Güneşin doğuşu artık Selin için yeniden anlam kazanmıştı. İki sevgili, doğan güneşi kucaklayarak güne merhaba diyordu. Her yeni gün, onlar için bir umut ışığı olmuştu. Artık Selin’in gözlerindeki ışıltı geri gelmiş, Kaan’ın yüzündeki hüzün azalmıştı. Selin, geçmişteki acı dolu yankılarından arınmış, aşkın hüzünlü yankısının yerini umut dolu bir aşka bıraktığını fark etmişti. Kalpleri artık aynı melodiyi çalıyordu. Aşk, onları birleştiren en güzel güç olmuştu. Vadideki insanlar, Selin’in gözlerindeki değişimi ve yüzündeki gülümsemeyi fark ettiler. Onun artık daha neşeli ve umutlu olduğunu sezinliyorlardı. Kimisi onun bu değişimini aşka bağlıyordu, kimisi ise gizemli bir yolculuğa. Selin ve Kaan, aşkın gücüyle dolu olan kalplerini birbirlerine açtılar. Aşkın hüzünlü yankısı, yerini umutla dolu bir sevdanın kollarında süzülen mutlu bir çifte bırakmıştı. Onlar, vadideki diğer insanlara, aşkın ve umudun ne kadar güçlü bir duygu olduğunu hatırlatıyor, onlara da umut veriyorlardı. Ve böylece, vadideki aşkın hüzünlü yankısı, umut dolu bir aşka dönüşerek sonsuzluğa doğru süzülmeye devam etti.
Aşkın kanatlarında süzüldüm bir zaman,
Gökyüzünde kanat çırparak uçarken. Rengârenk düşlerim vardı, umut dolu, Ta ki; acılar gelip gönlüme dağılıncaya dek. Aşk, gül bahçesinde açan en güzel çiçekti, Kokusuyla sarhoş eden bir sevdanın adıydı. Ama gel gör ki, o masum gülün dikenleri var, Kalbime batan, acılarla dolu bu daldı. Bir zamanlar güneş, yüzümü aydınlatırdı, Gözlerimde sevinç dolu ışıltılar parlardı. Şimdi karanlık bulutlar çökmüş üstüme, Sevginin umudu tükenmiş, kalbimde yaralar. Gözyaşlarım çağlar, sel olup akar gönlüme, Hüzne boğulmuş acı bir özlem kalır geride. Seni düşünmek yırtar içimi, bin parçaya böler, Sensizliğinle kaybolurum; acılar dehlizinde. Hasretin kollarında, yalnızlıkla kavruldum, Sessizliğin soğuk rüzgarlarında savruldum. Gelmeni düşlüyorum, rüzgarınla getir seni, Birlikte uçalım aşkın en yüce doruklarına. Belki bir gün dönersin diye umutla bekleyişim, Kalbimdeki yaraları sarar, gözyaşlarım diner. Taht kurarım gökyüzüne, bir dolu sevginle, Gökyüzünde sonsuz aşk süzülür bizimle. Rasim Kuluöztürk |
*** Aşkın Hüzünlü Yankısı *** Şiirini beğeniyle okudum. Nice güzel şiirlere diyor, şairimi içtenlikle KUTLUYORUM...