Bin aşığın var senin, ben bin birincisiyim. onların işlerini yoluna koymadan bana gelmiyorsun. suzenî
Ali Maruf Kaygılı
Ali Maruf Kaygılı
@ali-maruf-kaygili

Dünyanın En Uzun Vapur Yolculuğuydu Çünkü Sen Vardın: Bükülen Zamanın Hatıratına ve Gök, Bulut, Su’ya…

23 Temmuz 2023 Pazar
Yorum
Şiirgram

Dünyanın En Uzun Vapur Yolculuğuydu Çünkü Sen Vardın: Bükülen Zamanın Hatıratına ve Gök, Bulut, Su’ya…

( 10 kişi )

5

Yorum

26

Beğeni

5,0

Puan

1052

Okunma

Okuduğunuz şiir 23.7.2023 tarihinde günün şiiri olarak seçilmiştir.
Dünyanın En Uzun Vapur Yolculuğuydu Çünkü Sen Vardın: Bükülen Zamanın Hatıratına ve Gök, Bulut, Su’ya…

Dünyanın En Uzun Vapur Yolculuğuydu Çünkü Sen Vardın: Bükülen Zamanın Hatıratına ve Gök, Bulut, Su’ya…

I. Pürtelaş

Nefesi kokan bir adamın sigarasını yakıyorum Saadet Sokak’ta
-bu sizi rahatsız etmesin-
Kime yazılıyor bunun vebali düşünüyorum
Ellerim cebimde ve köhne bir bakış takınmışken etrafa
Bilmiyorum
Bilmiyorum hiç
Beni çok güçsüz ve çok eski bir yara iziyle
Tekrar bu caddeye sürükleyen tahayyülü
Neydi ki o korkunç bulanığın ardına sığındığım his
Ve ne kadar doymuş olabilirdi bu caddenin kedileri
Umursamıyordu bir sebeple caddeden pürtelaş gelip geçenleri
Önlüğündeki kana aldırmadan homurdanan bir kasap






II. Ebabil

Izdırap veriyor bana Saadet Sokak fakat buradayım
Herkes işine gücüne bakıyor fakat ben buradayım
Tıpkı çok eski bir yaz günü gibi
Bizi bir yerden başka bir yere taşıyan kaptan
-Arka cebinde kemik tarağının kırıldığı anki şaşkınlığıyla-
Her gün kim bilir kimlerin günahını taşır
Kıyılarıma vurdukça bükülen zaman
Ebabil kuşları yükseliyor ve esniyorum
‘’Clair de Lune’’ de çalıyor belki -çalsın-
Belkilerle eskitiyorum bir hevesle giydiğim yeleği
Kirpiklerimde muhtemelen ılık bir rüzgârla






III. Lodos

Anlamak zor şimdi biliyorum
Biliyorum ama
Masamda taşınmaz bir takım eşyaların hatrını
Lodos rüzgarının peşi sıra başımda büyüyen bir ağrıyla
Herakles’e anlatıyorum
Geçmiyor parmaklarımdaki nasır
Geçmiyor derken birden bire günler mi azaldı
Bir piyano kendi kendine çaldı
Odam çok karanlık ve cisimler yabancı
Kefenin rengi de umudun rengi de aynıydı sanki
Böyle yitip giderken sinsi zaman






IV. İz

Dünyanın en uzun vapur yolculuğuydu çünkü sen vardın
Elimde bir gazete aklımda ise
Aklımdakini sahiden boş ver çünkü
Nasıl denir pek bilmiyorum bazı şeyleri
Ancak görüyorum ki
Rüzgarda uçuşan saçların vardı
Dünyanın en uzun vapur yolculuğuydu çünkü sen vardın
Çünkü sen
Suyun üstünde herkes gibi
Suyun üstünde herkes gibi duruyordun çünkü vapurdaydık
Dünyanın en uzun vapur yolculuğuydu çünkü sen vardın
Bacaklarının üzerinde duran ellerin vardı
Parmaklarımda içtiğim son sigaranın kokusu -belki-
Gözlerimde kamaşan gözlerin vardı
Yanlışlıkla bakmış gibi bana
Şimdi düşününce anımsadım
Bana yanlışlıkla dokunan ellerinin gömleğimdeki karanlık izi
Gözlerinin karasında beliren ip ince
Dedim ya

Dünyanın
En
Uzun
Vapur
Yolculuğuydu
Çünkü
Sen
vardın


Neyse…







V. Nefes

‘‘sana sahip olunamaz’‘
Çünkü bizatihi sen varsın
Öyle ya,
Karanlık oluyorsun aydınlanınca tümden
Aksi bir söz henüz söylenmemişken
Şimdi bir sonbahar bize ne yapar?
Şimdi sen nasıl oluyor da
Nasıl oluyor da sen bir başkasıymış gibi
Fotoğraflarında bana böyle
Omzunda halı taşıyan o adam gibi nefes nefese
O adam gibi görünüyorsun nefes nefese
İkiniz bir olup yoksa
-poşet tut, midem biraz…-
İkiniz diyorum, bir olup yoksa
Göğsüme kıvrılan o sinsi ağrı mısınız?






VI. Ali

Artık adını bile yabancılayan bana
‘‘Unutmak mı zor, hatırlamak mı?’‘ diye, soruyorsun
Ben değil miyim peşin sıra
Bardağındaki suyu içen
-bu suyun rengi başkadır-
Hatırlamak ve unutmamak için seni
-bu bir sır-
Hiç de fena değil böylesi
Anımsadıkça sarı sarı
Bükülen zamanın hatıratı
İçimden içine paralel ve karanlık
Yollar uzuyor sevgilim
-evet, sevgilim-
Senin hiç görmediğin
Uzun, ıssız ve karanlık yollar
‘‘Unutmak mı zor, hatırlamak mı?’‘
-bir daha sor yalvarırım-





VII. Bugün

Bugün çalışma masama kirpiğim düştü
Aylardır saklarken kendimden seni
Islak mendilinin kokusu
Islak mendilinin kokusu sardı birden tüm çehremi
Birden oldu ne olduysa ve işte buydu sanırım hayatın ta kendisi
Bugün çalışma masama kirpiğim düştü
Akan, berrak sular gibi
Akan, berrak ve ışıltılı sular gibi
Ben ne sandıydım, söyleyeyim
Söyleyeyim ki
Bilin
Ellerimizden akıp giderken şu an






VIII. Avlu

Kör bir bıçakla kovalıyorsun beni
-farkında olarak yahut değil-
En çok da bu acıtıyor canımı
Çınar, kavak belki dut
Hışırtı var
Hışırtı var, diyorum, bak
-olur olmadık zamanlarda göğsüme saplanan acı-
Senin uykularını uyuyorum
Senin kabuslarını
Sol yanımda ne çok duruyorsun
Sol yanımda derken omzumun hemen ardında
Bakıyorsun devirip gözlerini
Bir şeyler söylüyorsun durmadan
Rembrandt’ın taş köprüsünden de geçtiydik birlikte
Öyle ya
Bir uçak nasıl uçar ve sana nasıl şiir yazılır
Anlıyorum artık az biraz
Herkesin şiir şiir dediği buysa…






IX. Yol ve Bela / Başlangıç ve Sonuç: Pürtelaş



Yol ve Bela

‘‘Boş ver dünyayı, ben eksildim’‘
-gibi bir söz ediyorsun-
Sen eksiksin diye
Bir ağustos gecesi
Ben değil miydim
Taş duvarlı ve de bol ağaçlı o yolda
Peşin sıra koşan ve terleyen sana
-yerde ısırılmış bir elma çöpü yeşil-
O yolda yürürken senle
Aramızda azalmaz bir ağrı yine
Ayakta duracak hali olmayan gölgem pis koktu
Yürüdük seninle gözlerin kocaman oldu -niye?
Sabırsız ve solgun görünüyordun Saadet Sokağına geldiğimizde
Temiz Kasap kapalıydı ama tüm kediler buradaydı
Zübeyde Hanım durağından
Ne otobüs geçer, ne de minibüs
Bilmezlikten geldik caddeye bakıp
Köpekler de kediler gibi uyanık, meraklı ve
Köpekler de, diyorum
Uyanık, meraklı ve
-bir şey vardı neydi?-



Başlangıç ve Sonuç: Pürtelaş

Ilık bir rüzgâr değdi kirpiklerime
Tepemizde bir bulut var
Sen parladın durdun cam tavanda
-vallaha da billaha da-
Bakın, işte, bakınız!
Usulca düşüverdi kaldırıma bir iplik
Terliyorum boyuna ve durmuyor asla
Dönüp giderken sen
Çiçekli gömleğimdeki ter de dökülüyor kaldırıma
Sadece sen gitmiyorsun böylelikle
Kafandan adeta fışkıran inatçı ve keskin ve karanlık
Hiç dokunmadığım henüz
Sana ait saçların da gidiyor
Kediler ve köpekler de gidiyorlar -onlar nereye gidiyorlar bilmiyorum-
Görüyorlar ki
Nefesi kokan bir adamın sigarasını yakıyorum Saadet Sokak’ta
-bu sizi rahatsız etmesin-
Of!
Paylaş
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Şiiri Değerlendirin
 

Topluluk Puanları (10)

5.0

100% (10)

Dünyanın en uzun vapur yolculuğuydu çünkü sen vardın: bükülen zamanın hatıratına ve gök, bulut, su’ya… Şiirine Yorum Yap
Okuduğunuz Dünyanın en uzun vapur yolculuğuydu çünkü sen vardın: bükülen zamanın hatıratına ve gök, bulut, su’ya… şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Dünyanın En Uzun Vapur Yolculuğuydu Çünkü Sen Vardın: Bükülen Zamanın Hatıratına ve Gök, Bulut, Su’ya… şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
yildiz parlak
yildiz parlak, @yildizparlak
24.7.2023 13:28:01
Bence ,bence diyorum çünkü okuması değil de satırlar arası geçişlerde bir kaç dizeye takılıp kalınca tümünü toparlaması zor bir şiir ,bir kaç defa okudum ,uzun olması sorun değil hatta güzel dedim ya konuyu anlamak için o ruh halinin,derin bir özlemin içinde dökülmenin yazdırdığı dizeler...
"hiç dokunamadığım henüz (saçların)" tüm platonik aşkların can alıcı cümlesi ...

ve lütfen
sakın bu yorumun altına "yorumunuz için teşekkür ederim" butonuna basmayın hatta hiç bir şey yazmayın ....

şiir aklımda kendi başına bir güzellik olarak kalsın...

tebrikler kaleminize...
İbrahim Kurt
İbrahim Kurt, @ibrahimkurt
24.7.2023 12:35:08
Bu tarz şiirler ayrıntılı bir okumaya aittir yani derin mevzuların derinliğine anlaşılması hususu , biraz daha kısa tutulsaydı daha çok okuyucuya ulaşılabilir ancak ben yinede çok beğendim kutluyorum
Ertürk Mustafa
Ertürk Mustafa, @ert-rkcmustafa
24.7.2023 10:07:36
Yazı dizinizin bendeki iz düşümü yani çağrışımı
Bakalım kim -bilgeler- ne demiş.
Mevlana haz. ününü duyan bilen YUNUS ziyaretine gider
koklaşıp hasbi halden sonra:

Mevlana: Türkmen Ozanı hakkımızda ne düşür ola
Yunus : Bir damlanın bir katrenin bir derya
hikmeti yanında hükmü ne ola ki
hazret deyip bakınca
Mevlana: Hamdım piştim Elhamdülillah
Yunus : Evallah! der kıyam edip;
Ete kemiğe büründüm
miskin yunus göründüm

İlaveten:
H.Bektaş: Hararet sacda değil nardadır
ne ararsan kendinde ara
Yunus : Bir ben var bende
benden içeru

H.Mansur : Enel Hak ! Hakk içimde
Haz. Ali : kendini küçük görme
sen kainatın bir nüvesi'sin
Ayıştayn : İlimde derinleştikçe kainatın sırrı...
Naki Aydoğan
Naki Aydoğan, @nakiaydogan
24.7.2023 08:48:34
anlar anlar zaman anlaşılır
aşk en uzun anlaşma
vapurda geçiyor aşk
uzun yaşanıyor yolculuk
ve Saadet Sokakta ise kazanılan aşkın savaş icmali geçiyor.
okurları da kendinden geçiriyor.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.