Eşkal Kölesisuyun kokusuydu ah bilmiyordu ney’in felsefesiz kokusuydu kâh zamansız ve üryan kâh dumansız ve zindan bir ihtilal değirmeni göz altında eşkal kölesi kah bir rüyaydı uyanınca yanağından öptüğüm renklerin darasında gökkuşağı kenti apansız kanatan yarasına şifa diye sürdüğüm eşsiz bir siyah kadar ağır bazen de gölgeleri budayan bir deli rüzgâr ellerinde tüy sarısı seviyor muydu sevmiyor muydu sevdası papatyaların kanunda her halükarda cezası aşikar küle kadardı mabedinde rengi iki damla ateş iki damla vira isyan ağlatır limanları ağlatır melâlinde tutuşan gemileri feryadı dalgalara dokunan acı bir hatıra ağlatır nice güneş nice ay düşüren geceleri kireç kokusu sinmiş duvar diplerinde bazen de bir beyaz çığlık yersiz tarifsiZ sol minörde köz ziyafeti her harfini nefes nefes çaktığım göğsüme kâh inzivada sahra hamağı kalbin viranesinde bir garip avare (s)ustan kovulmuş bir meczup gibi yaka paça tavrıyla kumları paralayan her çölün biraz soluduğu zamanın kör tutkusu ah bilmiyordu hangi yolculuğun boyuydu bu ah işte oydu saçları kelebeklerin avlusu ruhu ’’kanatlarla doluydu’’ gözleri bir deniz ötesi gözleri göğün çocukluğuydu sanki , _boran |
inzivada sahra hamağı kalbin...
değişik bir imgeleme tekniginiz var kutluyorum kaleminizi yüreğinize sağlık