YÜREĞİMİN SON RİSALESİŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Bazen bazı şeyler imkansızlığını korur.Korudukça da uzaklaştırır...
İçimde,gözyaşları ile beslenen zehirli bir anızın hırçın kökleri,
Gözümde,harlı bir ateşin bulanık sudan taşan belirsiz istikameti, Dilimde,inandığım yerden vurulduğum ahların sindirilmiş,haksız rekabeti. Şimdi gidiyorum... Karanlığımda koşturmak isteyen bir çığlığın; Kulaklarımda bir türlü dinmeyen uğultusuna teslim olup, Kalmam için tek bir sebep bırakmadan gidiyorum. Bavulum hazır,nefesim ancak bu kapıdan çıkana kadar dayanır. İzin ver,bırak da gideyim... Kavga edemem artık seninle, Savunamam kendimi sana karşı... Zaten;kalınca sığdıramıyorum hiçliğimi senin kalbine... Bir yalnızlığın ensesinden tutup kavrayamadığım; Kanayan bir zamanın,kendini bile yutabilen tarafına yıkılıyorum,en yorgun halimle. Yok oluyorum...Kayboluyorum... Uykumda bile kendimi arıyorum kan ter içinde. Islak sokaklara doğru koşuyorum gecenin kör bir vaktinde. Yüksek bir kaldırımın;eşilmiş oluğuna kapaklanıyorum; Ve orada aklıma geliyor planlı kandırmacaların, Sever gibi yapmaların, Sırf yanında kalma emniyetini elinde tutup, Bedenimden sızarak içimde çoğalma çabaların... Sonra,umarsız kaçışların geliyor aklıma. Bir yükmüşüm gibi omuzlarından sıyırdığın hiçliğimle, Tenhada başlattığın,sessiz bir yıkımın altında kalan incilmişliğimin gözü önünde; Görmezden gelişlerini ezberlettin sen,kadehimin damıtılmış nabzına. Seyirci kaldın,beni bana düşüren fırsatçı karanlığa. Oysa; Sana yük olmamak için içime çektim bütün ağırlığımı, Zor gelmemek için yarı yolda bıraktım bana ait kavramları, Yok ettim varsayımlara dayanan olmazları,tüm olamazları... Verdiklerimle,önüme koyduklarını kıyaslamanı beklemiyorum ama; Hiç önceliğim olmadı mı senin hayatında? Hiç mi yerim yoktu sağ elinin,sol omzuna uzanan rotasında? Sevemedin mi beni,uğraştın da olmadı mı yani? Senin umrunda değil belki ama; Dün gece yine o sokakta yakaladım kendimi. Avuçlarımda,umudunu keskin bir dilde yitirmiş sevdanın Yüksek sesle patlayan dinamitleri, Yüzümde,kapanmış bir yolun çıkmazına telaşlanan hapsolmuş ateşi... Yüreğim yerinden sanki fırlayacak gibiydi! Bir an geldi...Öyle,içi boş,koyu bir an. Senden vazgeçmem gerektiğini iliklerime kadar hissettiren o an... Beni bir boşlukta dolandıran ve başka bir yol bırakmayan bir an... Üşüdüğümü farkettim işte o an. Tenimde pişen soğuk terin dibini tutturacak kadar Birşeyler de yanıyordu nefesimin koşturduğu yerde... Unutmuş olamazsın... O ateşe beni bizzat sen attın. Kokusu burnuna gelene kadar da,başımdan bir an olsun ayrılmadın. Bilmiyorum bu hala neyin kavgası? Hiç bilmiyorum,ne ile doldurulur ikimizin eksik parçası? Neyi çıkarıp,yerine ne koyarsak sorun çıkarmaz içimizin hırçın dalgası? İnan bana, İnan onarabileceğimiz birşey kalmadı... Büyü bozuldu,tutsaklık son buldu. Ayaklarımız,bizi sürekli sarıp duran dikenli bir telin, Dudak payı bırakmayan tel örgüsüne takıldı. Zaman,bizimle birlikte bocaladı,tükendiği yerde kendi canına kıydı. Artık; İkimizin de birbirinden hiçbir alacağı kalmadı. Sen benden hevesini aldın, Ben senden nefesini. Şimdi, Aklından geçen,yoluma düşen ne kadar ihtimal varsa Hepsini topla... Gün doğumunu beklemeden gerilen bir çarmağın ipine bağla... Elini çöz,yüzünü ört. Bu aşktan medetini kadehimden sök Başka bir bedenin nefesinden sız,onun yüreğine dök... Berna KAYA 15.05.2023 |