BİR SÖZ
Bir söz doğurdu beni
Sırtımda kamburum Yüzümde doğum lekesiyle “Neşter vurulmaz bu hastalığa” demiş biri Görünce ürkmesin kimse diye bulduğu paçavralardan rengarenk bir elbise dikmiş üzerime boylu boyunca annem. Annem ki ne dikiş gelirmiş elinden, ne nakış "Anne olurken bile bana sorulmadı" demiş. "Hiç istemedim" demiş Anne olmayı hiç istememiş. Oysa, “Tanrı armağanı” deseydi kabullenirdim taşıdığım tüm izleri. Çırılçıplak kaldığım an bir söz serdi üzerime geceyi Ki ne zaman gün kararsa haminnemin anlattığı korkunç masallardan kalma iki yakası boynumda düğümlü korku pelerini iki yakası boynumda düğümlü huzursuzluğum sarar ruhumu. “Niye hep korkuturdu anlattığın masallar?” diye soramadan haminnem öldü üç vakit önce. Masallar ürkütücü birer yâdigar aklımda. Bir şarkı mırıldandığım an bir söz düştü ağızdan Kırıldı, dağıldı, yayıldı ucu kesici anlamlara ayrıldı çoğaldıkça Yazıldığı her sayfada kanatıldı umut taşıyan sözler kara kaplı deftere dönüştü kaderim denen roman kenarlarında kurumuş gözyaşı izi üzerinde hiç tutulmayacak matemsiz bir ölüm sükuneti Medet umdum bir çingene kızının üç beş çakıl taşıyla açtığı faldan Ki kız taşlara değil gözlerime baksaydı Uydursaydı şöyle güzel birkaç yalan Bir kibrit kutusuna bile sığardım mutluluğumdan Ne gidecek bir yol göründü, ne esecek bir ferahlık haneme Taşların soğukluğundan başka Oysa üç vakitlik sevgi uğruna göze almıştım her şeyi Sevmedi ki hiçbiri. Ne zaman yalnızlık vursa Sığınırım duvarla aramda saklı gölge oyununa Kimsenin izlemediği tek perdelik avuntuma Bir anlık umut uğruna ne çok dokundum cılız bir mum ışığına Bir mum ışığı eritirdi bir an da olsa karanlığı. Onlar, hiç uğramayanlar hayatıma bu günleri göremediler ama doğum lekesine de neşter vuruluyor steril odalarda dün izlerini de artık Başardım sonunda kamburumu kesip atmayı BAŞARDIM! Pansuman niyetine bembeyaz iki kanat taktırdım dün izlerinin üzerine ben uçacağımı sanırken üç vakte kadar bir söz düştü gözden “Ben uçamadım, sen de uçma!” dedi. Uzadı tırnakları uzandı pençeleri sırtıma kopardı taşımaya tam alışmışken kanatlarımı “Ben senin hikâyenin adıyım sen varsan ben varım ben varsam sen varsın.” dedi. Anlamını sırtıma yükledi “Öyle herkes bilmez; zordur merdiven altında mücadelesi yalnızlığın. benden başka kimin var ki. ikimizin sonu da intiharından olsun.” dedi Taşıdığım ağrısı hiç dinmeyen birkaç söz, yüreğe kök salmış ağrılı izlerle kapanmayan bir yara Onlardan başka neyim var ki Bir buğu gibi kaybolmak geliyor aklıma hep bu ara… HÜSEYİN GÖKMEN |