İSTANBUL
Bilmem kaç dağı aştım, kaç yolu aşındırdım.
Çok uzak diyarlardan sana geldim İstanbul. Baktığım her zerrende şu gönlümü kandırdım. Can içinde saklı bir cana geldim İstanbul. Gözüne sürme çekmiş kaşı hilal yar gibi. Boynunda üç gerdanı gülüşü bahar gibi. Yükseğinden bakınca başı duman, kar gibi. Ben seni merhem sana sana geldim İstanbul. Surlarına gözümden bir kaç damla yaş döktüm. Yedi tepene vardım tam yedi kez iç çektim. Bir yitik murad ile huzurda boyun büktüm. Fatihim Sultan Mehmet Han’a geldim İstanbul. Aşığa maşuk neyse zaptın o denli bana. Nasıl bir büyü ki bu koydu şu gönlü bana? Kalem yazdı, yürüttü baştan bu alnı bana. Şiir şiir yürüdüm sona geldim İstanbul. Mesut’um seyre durdum gülümsedim gözüne. Düştü mü gözlerimden tebessümüm yüzüne? Bir ince sızı saldın uğurlarken özüme. Hevesim kaldı sende, ona geldim İstanbul. Nefesim kaldı sende, ona geldim İstanbul. Mesut ALTUNKAYNAK |