Sürgün--aklımın ortasından tabur dolusu yalnızlıklar geçiyor ufkunda boğuluyorum denizinin firari duygular besliyorum fesleğen renginde kokusuz duygusuz ve ruhsuz-- hiçbir acının tarifi benimkinden daha acı değil yaşanması gerekenleri yaşamak anahtar deliğine sıkışmak zaman mı bizi biz mi zamanı harcadık bilmiyorum bildiğim gökgürültüsünden korkarken saka kuşları yağmurda ıslanmak en güzeli suluboya bir tablonun içinde koşturuyorum hiçbir ressam durduramıyor beni ne denli günahkar olduğumu bir Tanrı biliyor bir de sen bilmelisin ki ateşten gömleği üstüme ilikleyensin katar katar uçurumlar düşerken kirpiklerimin ucundan yangınlarıma ormanlar taşıyan sensin sırtımda yirmi sekiz kurşun bin yirmi sekiz bin kere sevmiştim oysa seni susuşunla kan revan olurken hayatım ömrümden ömrüne uzanan yollar çok olsun bütün falcı kadınlar yalan söylüyor bahtıma dair zaten bütün fallar biraz hikaye değil mi sahildeki yakamozlar da yalandan ışıldamıyor mu ki içimin karanlığının dışa yansıması gibi kan ser li bir tümör şimdi yaram istesem ölemiyorum istemesen ölüyorum herkes kendi içine sürgün herkes kendi içinde mahkum |
Burada hiç kesişmemış yolumuz heralde ortak arkadaşlarla da olsa sayfaya erişip sizi dinlemek ve okumak güzel..
Şu sıralar yine Ödemişteyim..
Hakkınızda bilgi yok olsaydı ziyaret ederdim..
ESRA