(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Olgun güneşinizin bazı sayfalarda ışıdığını, bana ise yan gözle bile bakmadığınızı gördüm. Bir de baktım ki, benim güler yüzlerim de girmemiş sayfanıza.
Valla şiirler güzel ama gerçeği söylemek gerekirse sizler öhöö deseniz millet yığılıyor sayfanıza.
Benim sesim ayyuka çıksada duyan az:( Gerçekleri söylemem mi itiyor milleti? Evet öyle. Ya suskunluğumdan, ya da susamamadan aranmıyorum.
Şiirleriniz ve şiir yorumlamanız, ses tonunuz ve müzik güzel. Sitem etmiyorum, canınız sağolsun.
aşktandır diyor koynumdaki dua ve duvarlar ve sarhoşluk ve namludaki hasret karanlık aşktandır diyor
sen geçmişi zamandan önce yaşıyorsun ben şehri giyiyorum üzerime içimde kar yağıyor üşüyorsun ...... avuçlarımın içine aşkdan dua damladı aminleri arafdan olsun tebrikler ruhunuz üşümesin
Güzel yorumunuzdan dinlemek aşka dair ne varsa tüm güzelliği ile...Her sevgide ilahi bir parça vardır dua gibi,ışık gibi,s/onsuzlukta...Tebrikler Onur Hocam.Yüreğiniz aşk ile kalsın şiir güzelliğinde...Çok saygım ile.... Güne çok yakışmış şiir...
Ferda,ca tarafından 6/3/2014 9:38:14 PM zamanında düzenlenmiştir.
Siz bu şiiri ekleyeli kaç gün oldu bilmiyorum Okumak ve dinlemek için Uygun bir zemin kolluyorum o günden beri Hani çok beklediğiniz bir mektubu alır da Kendinizle kalacaginiz bir zaman dilimini beklersiniz Ki iyice idrak edesiniz Hissedesinz
Bir şansım daha olsaydı etkili yorum seçmeye, bu yorumda kullanırdım bilesin.
Gerçi böyle şeyler mühim değil, mühim olan şiir ve şiire verilen kıymet. Ki sen şiirin kıymetini bilenlerdensin. Belki bu sebeple kıymetlilerimdensin, yalnızca sebep bu değil elbet...
Teşekkür ederim Irmak, yol oldun şiire giden, adresi gösterdin.
İlham Hoca'da kendi gözünde çok iyi yorumlamış, en azından şiiri okuyup, zaman harcayıp emek vermiş, var olsun. Sen de var ol.
Bir şansım daha olsaydı etkili yorum seçmeye, bu yorumda kullanırdım bilesin.
Gerçi böyle şeyler mühim değil, mühim olan şiir ve şiire verilen kıymet. Ki sen şiirin kıymetini bilenlerdensin. Belki bu sebeple kıymetlilerimdensin, yalnızca sebep bu değil elbet...
Teşekkür ederim Irmak, yol oldun şiire giden, adresi gösterdin.
İlham Hoca'da kendi gözünde çok iyi yorumlamış, en azından şiiri okuyup, zaman harcayıp emek vermiş, var olsun. Sen de var ol.
Yaşanmışlığın sıcaklığı, kederi, parçalanmışlıklar var. İznin olursa, takıldığım birkaç yere değinmek isterim. Eleştiriden çok öneri anlamında okumanı dilerim.
---ölü şiirler suluyorum tabutlarında dudak uçlarımda sonbahar kokulu biri
(haykırsam ismini çığlık çığlığa susarak gazeller düşecek üstüme yaprak yaprak---)
* Girişteki bölümün ilk iki dizesini okudum, şiire giriş olarak. Bu iki dize imge açısından güçlü, modern şiire dahil ama süreğindeki iki dize öyle değil. Hem söyleyiş bakımından eskimiş hem de "susarak / yaprak yaprak" gibi biraz da 'uyak tuzağını' çağrıştıran bir hali var. Birbirlerinden uzak iki söyleyiş. (Bu şiir yeni mi, eski tarihli bir çalışma mı?) *
sen geçmişi zamandan önce yaşıyorsun (ben gelmişine geçmişine sövmeli diyorum zamanın) dışarda kar yağıyor (muhtemelen üşüyorsun) -- 2. dize için, daha önce de birkaç kez yazmıştım. Şiirde kalıp sözlerden kaçınmalı insan. Sokak ağzına yakın hazır tümcelerden. Bence, şiire katkısı yok bu türden sözlerin. Son dizenin de gerekliliği... Gerçi şiirin bitişinde bir "üşümek" var ve çok güzel bir bağlantı olmuş ama burada... Bence iki dize yeterli şiir için:
sen geçmişi zamandan önce yaşıyorsun dışarda kar yağıyor --
Okura da imkân tanımalı şair, alanlar bırakmalı imgelem dünyasında. Kadın üşüyor mu, ağlıyor mu, yalnız mı, pişman mı.... Şiir anlatmaktan çok, duyumsatmalı. Yer yer örtük olmalı. Okura "acaba" lar kalmalı. Sen, elbette bu yazdıklarımı benden iyi bilirsin. "Tereciye tere satmak değil" amacım. Sadece sesli düşünmek. Topluca düşünmek.
Bu iki dize, ayrı olarak da kalabilir ya da alttaki bölümle birleşebilir. Yalnız alt bölümdeki " yokluğun sitem ediyor yalnızlığıma" dizesi de 'olmasa da olur' türünden bir dize gibi geldi bana. Çıksa, şiir bir şey kaybetmez.
--- Burada biraz Osmanlıca sevgisi ağır basmış sanki. Bu sözcükleri türkülerde işitip zevkle dinliyoruz. Özellikle bizim kuşak. "Naçar" sözcüğünü, yirmili yaşlarımda şiire kanat alıştırırken ben de bir iki kez kullanmıştım. Biraz da kulaktan dolma bir yönelimle. Özellikle de Cahit Külebi'nin ölümsüz Hikâye şiirinin etkisinde kalarak. Ama bugünün gençlerinin dili değil "naçar". O sözcüğü (sıfatı) eklemeden de söylesek, bir şey kaybetmez dize bence. Aynı şekilde (feryad figan) da düşünülmeli. Hazır-kalıp bir söyleyiş. *
sen geçmişi zamandan önce yaşıyorsun ben şehri giyiyorum üzerime içimde kar yağıyor üşüyorsun
-- Bence, şiirin en güzel bölümü. Bitiş olması da önemli. *
Dost, yazıp yazmamakta epeyce ikirciklendim. Sitede değer verdiğim insanların arasındasın. Eleştirel Okuma'nın neredeyse hiç olmadığı bir ortamda yazmak, insana çoğu kez suya yazı yazmak duygusunu verse de yazmadan edemedim. Niyetimiz elbette "büyüksü" sözler etmek değil. İyiniyetli bir şiir işliği çabası. Birlikte düşünmek, kafa yormak gayreti. Şiiri ciddiye almak. *
Sevgili hocam, Yazdıklarınla o kadar mutlu oldum ki anlatamam. Zira; şiiri hakkının verildiğini görmek de gururlandırıyor insanı, okunmuş olması, irdelenmesi, yorumlanması, eleştirilmesi... İnan çok sevindim.
Yazılanların hepsini değerlendirip şiiri yeniden gözden geçirip, bir dahakilere ışık olması açısından gerekeni yapacağımdan müsterih olabilirsin. Çok teşekkür ederim.
Söz savunmanın diyerek bir iki yerde müdafaa edeceğim kendimi... :)
Şiiri seslendirmeyi planladığım için ses uyumunu yakalamak babında bazı yerlerde bilerek uyak tuzağını kendi kendime hazırladım diyebilirim. Arapça kelimeler konusunda da haklısın hocam, ne kadar ayıklarsam ayıklayayım illa ki unuttuklarım oluyor arada, bu da mesleğimin bana hazırladığı tuzak desem af olunur mu bilmiyorum.
Netice itibari ile yorumun, eleştirin ziyadesiyle beni bahtiyar ve mutlu etti. Çok teşekkür ederim. Kalemin zeval görmesin...
Sevgili hocam, Yazdıklarınla o kadar mutlu oldum ki anlatamam. Zira; şiiri hakkının verildiğini görmek de gururlandırıyor insanı, okunmuş olması, irdelenmesi, yorumlanması, eleştirilmesi... İnan çok sevindim.
Yazılanların hepsini değerlendirip şiiri yeniden gözden geçirip, bir dahakilere ışık olması açısından gerekeni yapacağımdan müsterih olabilirsin. Çok teşekkür ederim.
Söz savunmanın diyerek bir iki yerde müdafaa edeceğim kendimi... :)
Şiiri seslendirmeyi planladığım için ses uyumunu yakalamak babında bazı yerlerde bilerek uyak tuzağını kendi kendime hazırladım diyebilirim. Arapça kelimeler konusunda da haklısın hocam, ne kadar ayıklarsam ayıklayayım illa ki unuttuklarım oluyor arada, bu da mesleğimin bana hazırladığı tuzak desem af olunur mu bilmiyorum.
Netice itibari ile yorumun, eleştirin ziyadesiyle beni bahtiyar ve mutlu etti. Çok teşekkür ederim. Kalemin zeval görmesin...
Şiir , şairin iç sesidir elbet ama, daha da ötesi var okuyanı da içine çeken , iç dünyalardaki duyguların tellerine dokunan , hissettiren , hisseden , anlatan , dinleten ... Mükemmeldi dizeleriniz şair... Zamana yazılan , asla silinemeyen güzelliklerdir bazı şiirler ki , hepimizin göz bebeklerimiz gibi değerlidir. Öylesine güzel bir çalışmaydı işte. Seslendirmesi da harikaydı. Emek verenleri kutluyorum. Saygıyla her daim.
Şiirin yaşı olur mu? Olmaz muhtemelen. Yazıldıktan sonra unutulana kadar geçen vaktin hesabı değil, öylesine yaş tâbiri insana âittir. Fakat..
"Zaman, geçmiş, hasret, birazdan, aşk, sarhoşluk, duvar ve üşümek eylemi.."
Hepsi bir ömrün gözlerin önününden geçişi nevî. Ve fon. Sarmaşık bahârlarını hatırlattı nedense... Geçmiş en çok bahârdan geçmişse geçtiği bilinir belki de..
Uzatmamalı.
Kaldığımız yerden neticeye son adımmışcasına taşı dikeni umursamadan yol almalı. Şiir, masa başında satırlara olan dalgınlık ile peydâ oldukça ve ifşâsı imkânsız sırlarıyla saklayabiliyorsa hâlâ, ömrün yaşı ne ki kim ki..
Okudum diyorum.
Esen kalın..
**Havin_** tarafından 2/3/2014 9:44:41 PM zamanında düzenlenmiştir.
beyaz bir yol giydirildi ayaklarımıza bundandı yağmuru hep kendimiz bildik adına sewda dediler kucağına yüreğimizi verdiler acıya ayrılığa özleme dair kılındı sallandığımız beşiğimiz büyüdük içimizde yalınayak küçük bir çocuğu saklarken sular seller gibi yalnızlık doldu ceplerimiz
misketimizdi sevgilinin gözleri yıldızlarla eş tutup avunduk
ağladık kavrulduk ama hiç vazgeçmedik vazgeçemedik kendimizi aşka alıkoymaktan yaralandıkça kanadık kanadıkça kabuk bağladık yine yeniden kaldırım taşı sadakatinde duruş belirledik
ruhumuzun hangi odasına çekilsek ayrı bir su sızar tavandan dünyaya gelirsem bir daha adımı aşkla vurmasınlar anne ben kalbimi söküp köpeklere vereceğim
kefense annem yeter bana bağrıma sapladığı koskocaman bir ağlamakla
içim doluydu hocam şiirinizin dizinin dibinde oturdum affola
'biraz neşe bir yığın ıstırap sonra bir tabut işte bütün hayat' dediği gibi; göz açıp-kapayıncaya kadar herşeyiyle akıp giden-biten ardında an ı lar bırakan işte...
Ey; geçmişe bakıldığı zaman anlamaya başlanılan, ileriye doğru diye düşünüldüğünde yaşanması gereken; ya bekleyerek ya da tahammül-sabrederek geçen hayat! Söyle! Şimdi neredeyiz? Nerde aşk-sevda; nerede sen-ben; biz onlar? Zamanın neresinde hangi kıyısında köşesinde.. Hangi gediklerinde gizlenmiş, hangi saklı geçitlerinde, dualarda...
Tanrım; 'Yanarken elim hiç acımamıştı; fark etmemiştim bile, yandığımın. ne zaman ki çektim elimi, işte o zaman anladım yandığını. ben sadece elimin yandığını sanıyorken, meğer baştan ayağa yanmışım da, izlerini görünce anladım...'
Ve.. Ey sevgili, bilir misin! Koca bir şehri örterken üstüme hüzünle;
'Sevmeyi sevdim ve sevdiklerimin ellerini tutmayı sevdim avucumun içine bıraktığım yüreğime dokundukları için'
Merhaba sevgili Olgun Şiir okudum sabahın ilk saatlerinde. Ne kadar derin ve içten bir sesleniş bu.? Ve okuru alır götürür sevdanın derinliklerine. Kaleminiz ve Engin yüreğiniz hiç susmasın hep yazsin In bizler de şiir okuyalım değerli sayfanızdan hoşça kalın saygılar
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.